Yargıdan memnuniyet konusunda birçok eleştiri aldıklarını söyleyen Bakan Bekir Bozdağ, hakim ile savcıların tarafsız ve hukuka uygun bir şekilde karar vermesi gerektiğini vurguladı.
Son zamanlarda artan şiddet ve cinayet vakalarının üzerine mahkemede verilen 'indirimli hapis cezası' kararları eleştiri ve tepkileri de beraberinde getiriyor.
Masum insanların ölüm haberlerinin ardından gelen "serbest kaldı" haberleri Adalet Bakanlığı'nı harekete geçirdi.
Bu kapsamda ceza konusunda yeni çalışma hazırlıkları yapılırken, Bakan Bekir Bozdağ Türkiye Adalet Akademisi'nde 25. Dönem Adli Yargı Adayları Son Dönem Eğitimi ile 16. Dönem İdari Yargı Hazırlık Eğitimi Açılış Töreni'nde hakim ve savcı adaylarına seslendi.
Yargıya güven ve yargıdan memnuniyet konusunda eleştiri aldıklarını gündeme getiren Bakan Bozdağ, eleştirileri yine yargı mensuplarının azaltacağını belirtti.
Yargıya güveni artıracak ve memnuniyeti yükseltecek şeyin hakim ve savcıların adli süreçlerde verdiği kararlar olacağını vurgulayan Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:
"Sizler ne kadar anayasaya ve hukuka uygun karar verirseniz ve adil olursanız, karara muhatap olanlar da bu kararların adil olduğuna dair bir kanaat sahibi olurlarsa hem size hem kararınıza hem de adalete güven artacak ve yargı hizmetlerinden memnuniyet yükselecektir."
Mecelle'deki hakim tanımını hatırlatan Bozdağ, anayasaya, yasaya, hukuka, dosyaya hakim olunması gerektiğini, doğru, dürüst, ölçülü, dengeli, istikametli bir hakimin vereceği karar kadar davranışlarının önemli olduğunu söyledi. Herkesin, "hakimin aldatmadığını, haksızlık etmediğini, adil olduğunu, güvenilen biri olduğunu" bilmesi gerektiğine işaret eden Bozdağ, mesleğin onurunun, vakarının, niteliğinin, ağırlığının her hal ve davranışa da taşınmasının önemine dikkati çekti.
"Hakim ve savcı, oturaklı, sakin, vakarlı, onurlu, omurgalı, kişilikli, karakterli olmalı ve bunu da hayatının her anına yansıtabilmelidir." diyen Bozdağ, baskılara, tehditlere karşı da güçlü olunması gerektiğini belirtti.
Taraflardan etkilenmeden objektif kararlar verilmesi gerektiğini belirten Bozdağ, şöyle devam etti:
"Kararlarımızı etkilemek için üzerimize etki yapmak isteyenler olabilir. Şimdi sosyal medya mahkemeleri, savcıları var, gazeteler, televizyonlar var... Hakim ve savcılarımızın verdiği kararları eleştirdiği gibi, vereceği kararlar öncesi onları eleştiren hatta tehdide varan açıklamalara da şahit oluyoruz. Bütün bunlara karşı da dirençli olacağız. Dosyanın taraflarından, ideolojilerden, siyasi görüşlerden, medyadan, sosyal medyadan etkilenmeden, hak ne ise ona sahip çıkarak, hakkı tespit edip, hak sahibine teslim ederek görevimizi yapmak durumundayız.
Hakim ve savcı bir hüküm verirken 'benim takdir hakkım var' diye keyfine göre hareket edemez. Çünkü takdir hakkı, keyfilik hakkı değildir. Hakimler, bağımsızdırlar, kararlarını anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatleriyle verirler. Anayasanın 138. maddesi çok açık. Hakim ve savcı karar verirken önce anayasaya, kanuna, hukuka bakacak. Bunlara uygun vicdani kanaat edindikten sonra hükmünü tesis edecek. Eğer bir hakim veya savcının vicdanı anayasa, kanun ve hukukla bağlı olmazsa o zaman o vicdan rüzgarın önündeki yaprak gibidir. Güce göre sağa sola gider, ideolojilere göre sağa sola evrilir, geceye, gündüze, mevsime göre değişebil
Bizim 'Vicdanımız var, vicdanıma göre hareket ettim' deme hakkımız yok. Bizim vicdanımız, anayasa, kanun ve hukuka bağlı bir vicdandır. Biz ona bağlı bir vicdanla hareket edersek, o zaman anayasaya, kanuna, hukuka uygun vicdani kanaat edinmiş ve adil bir karar tesis etmiş oluruz. Vicdanlarımızı, aklımızı, bütün muhakememizi anayasa, kanun ve hukukla bağlı ve sınırlı olduğunu asla unutmamalıyız."
Bizim bağlılığımız, sadakatimiz anayasamıza, kanunlarımıza ve hukukumuzadır. Bunun dışında her türlü bağlılığı, hakim ve savcılar reddetmelidir. Hakim ve savcılarımız görevlerinde bağımsız ve tarafsız hareket etmek zorundadır. Hem anayasamızın hem de yasalarımızın en büyük emirlerinden biri budur."
Hakim ve savcı yardımcılığı konusunda yapılan çalışmaların tamamlandığını da hatırlatan Bozdağ, "Önümüzdeki dönemde hakim ve savcı yardımcılığı müessesini hayata geçirme konusunda kararlıyız. Konunun üzerinde çalışıyoruz. İnşallah bu sene içerisinde hakim ve savcı yardımcılığı müessesini sistemimize kazandırmayı planlıyoruz. 1 Ocak 2023'ten itibaren yürürlüğe girmesini hedeflediğimiz bu sistemde, sınavını kazananlar, hakim ve savcı yardımcısı olarak eğitici hakimlerin bulunduğu adliyelere atanacaklar ve oralarda eğitimlerini sürdürecekler. Asgari 3 yıl bir eğitim süresi olacak. Bunun belli bir süresi bugünkü gibi Adalet Akademisi'nde ama diğer kısmı doğrudan hakim ve savcı nezdinde olacak. Bir hakim ve savcı nezdinde de en az 2 hakim ya da savcı yardımcısı olacak. Bugün olduğu gibi çok sayıda hakim ve savcı adayını bir mahkemeye gönderme gibi bir sistemi ortadan kaldırıyoruz ve bir nevi usta-çırak ilişkisi içerisinde en az 2 yıl pratiğin bizzat içinde kalmalarını hedefliyoruz." diye konuştu.
Hakim ve savcıların meslek içi eğitimlerinin de ihtiyari olarak devam ettiğini belirten Bozdağ, sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Yeni dönemde ihtiyari meslek içi eğitimler devam ederken, zorunlu meslek içi eğitimi de devreye alacağız. Çünkü ihtiyacı olanları Hakimler ve Savcılar Kurulu, Adalet Akademisi ve Adalet Bakanlığı birlikte tespit ederek onları zaman zaman değişik konularda, eğitime davet edecek ve meslek içi eğitimle de önemli bir rolü yerine
