Grip ve soğuk algınlığından, kanser gibi birçok hastalığa kadar koruyucu etkisi olduğu düşünülen antioksidanlar, aynı zamanda yaşlanmayla birlikte meydana gelen hücre yıkımlarını azaltarak yaşlanmaya karşı savaşır.
Vücutta gerçekleşen çeşitli kimyasal reaksiyonlar sonucunda doğal bir şekilde ortaya çıkan, vücuttan uzaklaştırılması gereken zararlı maddelerdir. Aynı zamanda çevre kirliliği, radyasyon, sigara dumanına maruz kalma ve alkol tüketimi de serbest radikallerin oluşmasına yol açmaktadır. Vücut hücrelerine saldıran ve hücrelere zarar veren serbest radikaller birçok hastalığa sebep olurken, yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan etkileri de hücrelere zarar vererek hızlandırmaktadır.
ANTİOKSİDANLARIN GÖREVİ NEDİR?
Serbest radikaller vücudumuza bu kadar zarar verirken antioksidanlar ise serbest radikallerle savaşarak yarattıkları etkiye karşı koruma sağlarlar. Hücrelere zarar veren zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasında büyük emeği olan antioksidanlar, sağlığımız açısından son derece önemlidir. Bu sebeple antioksidan alımına özen göstermek, antioksidan özelliği yüksek olan besinleri diyetimize dahil etmek serbest radikallerin vücudumuza zamanla vereceği hasarın azaltılmasında önemli bir rol oynayacaktır.
C Vitami: C vitamini en önemli antioksidanlardan birisidir. Serbest radikallerle savaşmanın yanı sıra, sağlığımız açısından son derece faydalı çeşitli etkilere sahiptir. Suda çözünen bir vitamin olan C vitamini vücutta depolanamamaktadır. Bu yüzden her gün düzenli olarak C vitamini alımına özen göstermek gerekmektedir. C vitamini içeren besinler: Turunçgiller, narenciyeler, maydanoz, brokoli, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kivi, çilek. E Vitamini: Güçlü bir antioksidan olan E vitamini bağışıklık sistemi, kalp ve damar sağlığı açısından faydalıdır. Hücre zarı koruyucusudur, hücrelerin yenilenmesini sağlar, yaşlanmayı geciktirir ve kansere yakalanma riskini azaltır. E vitamini içeren besinler: Bitkisel yağlar, yeşil yapraklı sebzeler, fındık ve ceviz gibi sert kabuklu yemişler. Karotenoidler: Sadece bitkiler tarafından sentezlenebilen karotenoidler beslenme yoluyla vücuda alınır. Beta Karoten ve Likopenler, Karotenoidler olarak adlandırılan sınıfa ait antioksidanlardır. Beta kroten meyve ve sebzelere turuncu rengini verirken likopen ise kırmızı rengini verir. A vitamini öncül maddesi olan Beta Karoten karaciğerde depolanarak ihtiyaç duyulduğunda A vitaminine dönüşür. Serbest radikallere karşı hücreleri koruyan Beta Karoten, bağışıklık sistemini destekler, çeşitli kanser türlerine karşı koruma sağlar. Beta Karoten içeren besinler: Havuç, balkabağı, şeftali, kayısı gibi turuncu renkli sebze ve meyvelerin içerisinde yoğun oranda bulunan beta karoten aynı zamanda ıspanak,brokoli gibi sebzelerde de bulunmaktadır.
En güçlü antioksidanlardan biri olarak bilinen likopenler, serbest radikallere karşı son derece etkilidirler. Serbest radikallerin vücuda verdiği zararlı etkiyi azaltarak kalp-damar hastalıkları ve kanser gibi ciddi hastalıklara yakalanma riskini azaltırlar.
Likopen içeren besinler: Domates ve domates ürünleri, karpuz, greyfurt, kırmızı lahana Flavonoidler: Hemen hemen her meyve sebzede bulunan, bitkilere sarı, kırmızı, mor, mavi ve siyah gibi renkler veren flavonoidler, güçlü bir antioksidan etki gösterirler.
Flavonoid içeren besinler: Yeşilçay, kakao, siyah çay, elma, armut, şeftali, çilek, kiraz, soğan, patates, domates, kırmızı pancar, kırmızı lahana, havuç, turunçgiller
Selenyum: Selenyum, antioksidan özelliği yüksek bir mineraldir. Bağışıklık sistemi, kalp ve damar sağlığı açısından önemlidir. Vücutta bulunan zararlı maddelerle savaşır ve serbest radikallerin sebep olabileceği hastalıklara karşı koruma sağlar.
Selenyum içeren besinler: Yumurta, tavuk, hindi, deniz ürünleri, süt ve süt ürünleri, karaciğer, pekmez, mantar, yeşil yapraklı sebzeler.
