Yaklaşık 25 yıldır bu mesleğin içindeyim. Çeyrek asra dayanan çalışma hayatımda, mesleğin teknik ve etik anlamda nasıl evirildiğine tanık oldum. Gelinen nokta iç açıcı değil.
En büyük sorun ise kamu kurumlarının sağladığı desteklerle ayakta durabilen medyaların, bağımsız yayıncılıkla ilgili açmazları.
Ve kısa zamanda bu sorunun aşılacağına dair hiçbir umut yok.
Diğer yandan teknolojiye ayak uydurabilen medyalar yeni düzende pozitif ayrışıyor.
Kabaca bu şartlar altında 10 Ocak ‘kutlanıyor’.
***
Basın toplantıları, digital mesajlar, SMS’ler, yüz yüze ve telefon görüşmeleriyle günümüzü kutlayan başta siyasetçiler olmak üzere herkese öncelikle teşekkür ederiz.
***
Ben, Gemlik Belediyesi’nin davetiyle bazı CHP’li belediyelerin ortaklaşa düzenledikleri 10 Ocak etkinliğine katıldım.
Etkinlikte diğer CHP’li belediyelerin logoları da vardı ama bazı belediye başkanları ne kendileri gelmişti ne de temsilci göndermişlerdi.
Mesela Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, toplantıya katılmaya tenezzül etmemiş, aynı tavrı Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem de göstermişti.
Bu iki belediye başkanını temsil eden de yoktu toplantıda.
Doğrusu ortada ciddi bir organizasyon karışıklığı vardı.
***
Toplantıda ilk konuşmayı ev sahibi Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren yaptı.
Samimi bir konuşma yaptı Deviren.
“Kafamda ne varsa, dile dökerim” dedi, “Eleştirilere açığım, en sert muhalefeti çekinmeden yapabilirsiniz” diye konuştu.
Kendisini eleştiren gazetecilere kızmadığını aksine onlara gittiğini söylemesi ise basın özgürlüğünü sözde değil özde savunduğunun işaretiydi.
Belediye meclis üyelerinin, harcadığı benzinin bile hesabını sorduğunu hatırlatması ise demokratik duruşunu ve şeffaf yönetim anlayışını göstermesi bakımından değerliydi.
***
Seçildiği ilk günlerde Deviren’i ben de sert bir şekilde eleştirmiş, Kuran’a el basarak göreve başlamasının laikliğe aykırı olduğunu yazmıştım.
Ancak bu eleştiriler aramızı bozmadı ve ‘kibir abidesi’ bazı siyasetçiler gibi meseleyi kan davasına dönüştürmedi.
***
Diğer yandan, 10 Ocak’ın yıldönümünde, basın özgürlüğünü savunuyormuş gibi yapanların, gazetecilerle ilgili hangi kara listeleri hazırladıklarını, kamunun kaynaklarını koz olarak kullanıp, basın danışmanları aracılığıyla, kendilerini eleştiren gazetecileri, nasıl pazarlık konusu yaptıklarını isim isim biliyoruz.