...
Yaşadığımız bu coğrafyada yaşanan depremlerin sadece yeri ve zamanı değişti. Kimini doğduğu yerlerle andık: Van Depremi, İzmir Depremi diye yâd ettik. Kimini doğduğu zamanlarla andık: 6 Şubat, 99 Depremi diye yad ettik. Bu topraklarda aynı acıyla defalarca sınandık ama ders çıkarabildik mi derseniz cevabımız koca bir “HAYIR”.
Bugün katıldığım ve jeolog ve deprem bilimci Prof.Dr. Naci Görür’ün “Bursa’nın Depremselliği ve Depreme Dirençli Osmangazi” söyleşisi de bu acıları anarak başladı. Yoğun bir katılımın olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Depremin ilk dakikalarında daha ellerinde sadece iki cümle veri varken ekrana çıkıp milyonlarca yıl önceye uzanan depremlerin tarihini, fay zonlarını, sismolojiyi anlatan sözüm ona akademisyenlerin aksine Naci Hoca halkın karşısına çıktığı söyleşisine “Baştan söyleyeyim jeolojiden, sismolojiden, jeofizikten bahsetmeyeceğim. Onların konuşulacağı yerler bilim akademileridir halkın önü değil.” diyerek kıymetli bir açıklamayla başladı.
Hatta bazı anlarda yükselen cümlelerinde “Depremin ne zaman nerede olacağını siz değil akademisyenler tartışsın. Deprem olmaya olacak. Sizin göreviniz ve sormanız gereken evimiz ve kentlerimiz depreme dirençli mi sorusudur” diyerek girizgahını perçinledi.
Naci Hoca’nın Bursa’ya dair değerlendirmeleri önemliydi ve herkesin merak ettiği Bursa’nın depremselliğine dair durumunu özetlerken, “Bursa’nın zemini çürük, yeraltı suları yoğun ve depremde en fazla hasar verebilecek olan aktif fayların kucağında bir noktada yer alıyor” ifadelerine yer verdi.
Marmara Bölgesi’nde meydana gelecek olası bir depremde “İstanbul, Bursa, Yalova, Kocaeli, Çanakkale ve tüm Marmara Bölgesi’nin ekonomisinin çökeceğini ve bu hal içerisinde Türkiye’nin de diz üstü çökeceğini” belirtti.
6 Şubat depremlerinden önce bölgede beklenen depremlere dair çok uyarılar yaptığını ancak yeterli karşılığı alamadığını belirten Görür, “6 Şubat’tan önce dediklerimiz yapılsaydı ve o bölge depreme dirençli hale getirilseydi gereken toplam tutar 11 milyar dolardı ancak şu an deprem bölgesini ayağa kaldırmak için harcanması gereken tutar 105 milyar doları buluyor . 11 milyar dolar nereee, 105 milyar dolar nereee?” dedi.
Görür depreme dirençli kentler vurgusunu yaparken tavsiyelerinin altını doldurarak cümle cümle sıraladı.
Özellikle yerel yönetimlere düşen sorumluluklara dikkat çekti. “Biz İstanbul’u 25 senedir depreme dirençli hale getiremedik ama siz isterseniz 6-7 kişiyle bile bu işi halleder ve en fazla 10 yıla Bursa’yı deprem dirençli kent haline getirirsiniz” dedi.
“Belediye Başkanı, Alt Koordinatörlerden Sorumlu Genel Koordinatör, Halk Koordinatörü, Altyapı Koordinatörü, Yapı Stoku Koordinatörü, Ekosistem-Çevre Koordinatörü ve Ekonomi Koordinatörü” oluşturacaksınız dedi ve her birine düşen görevleri tek tek açıkladı.
Hocanın söylediği her cümle adeta bir ders gibiydi. Bu noktada özellikle yerel yönetimler, bu dersin notlarını tek tek planlamalı ve en kısa zamanda icra etmeli.
Bu icra sırasında ise hepimizin üzerine düşen sorumluluklar var. Zira depreme dair her programımda özellikle belirttiğim gibi:
“Bir gün o taşın altında kalmamak için bugün bu taşın altına elimizi koymak zorundayız.”
Furkan KARADERİ