Cevdet Yılmaz'dan Orta Vadeli Program ve Ekonomik Gelişmeler Hakkında Açıklama: “Dinamik Bir Yönetim Sergileyeceğiz”
Giresun’da gerçekleştirilen Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısının ardından basının karşısına çıkan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, hem yurt içi hem de küresel ekonomik gelişmelerin Orta Vadeli Program (OVP) üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Yılmaz, programın arkasında güçlü bir siyasi iradenin olduğunu vurguladı.
Yılmaz, OVP’nin toplumsal katılımla hazırlandığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Arkasında güçlü bir siyasi irade olan programımız var. Toplumumuzun bütün kesimleriyle istişare edilmiş bir program var. Programımızı her yıl olduğu gibi eylül ayında gözden geçireceğiz ama ana çerçeve ve yaklaşımımızda bir değişiklik söz konusu değil. Temel önceliğimiz olan enflasyonu düşürme, dengeli bir büyüme içinde istihdam ve üretimi artırma, kalıcı sosyal refah üretme yaklaşımımız sürecek.”
“Otomatik Pilota Bağlanamayız”
ABD'nin gümrük vergilerine ilişkin politikalarının yarattığı belirsizliklere de değinen Yılmaz, küresel gelişmelerin dikkatle takip edildiğini söyledi. Türkiye’nin ekonomik reflekslerinin güçlü olduğunun altını çizen Yılmaz, “Böyle dönemler, otomatik pilota bağlanarak yönetebileceğimiz dönemler değil. Dinamik bir yönetim sergileyeceğiz. Diğer birçok ülkeye göre nispi olarak daha avantajlı bir konumdayız. İç pazarımız büyük; bu da gelen etkileri sınırlayıcı bir yapı teşkil ediyor.” dedi.
Yapısal Reformlarda Öncelik Gıda, Enerji ve Lojistikte
Basın mensuplarının yapısal reformlara ilişkin sorusunu da yanıtlayan Yılmaz, özellikle gıda arz güvenliği ve enerji bağımlılığını azaltma konularında önemli çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti. Demir yolu projeleriyle sanayi bölgeleri ve limanlar arasında entegrasyonun sağlanacağını belirten Yılmaz, şu mesajı verdi:
“Katma değerli üretimi ve ihracatı desteklemeye devam edeceğiz.”
Cevdet Yılmaz’ın açıklamaları, ekonomide hem iç dinamikleri hem de dış etkileri gözeterek proaktif bir yaklaşımın benimsendiğini ortaya koydu. Yapısal reformlarla desteklenecek bu süreçte hükümet, istikrarlı büyüme ve sürdürülebilir refah hedeflerinden taviz vermeyeceğini vurguluyor.