Müsavat Dervişoğlu’ndan asgari ücret tepkisi: "Gerekirse grev sözcüsü olacağız!"
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dervişoğlu, asgari ücret konusundaki tepkisini sert bir dille ifade etti.
"Sadaka Bile Değil"
22 bin 104 TL olarak açıklanan yeni asgari ücreti eleştiren İYİ Parti lideri, “Sadaka bile değil. Dağ fare doğurdu,” diyerek hükümete yüklendi. Dervişoğlu, açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:
"Erdoğan’a sesleniyorum, Sarayın penceresinden halkın sofrası gözükmez. Buradan size sesleniyorum, bundan sonra uğradığı haksızlıklar için yollara ve meydanlara düşen herkesin yanında olacağız. İşçinin hak ve hukukunu savunmak üzere gerekirse grev yerlerinde grev sözcüsü olacağız."
"Asgari Ücret Cehennemi"
Dervişoğlu, Türkiye’deki asgari ücret tespit sürecine yönelik eleştirilerini de sürdürdü:
"Türkiye, iktidarın sürekli ateş taşıdığı bir asgari ücret cehennemidir. Günü, saati, dakikası belli olan, ihtiyacın ve kaynakların ne olduğu bilinen asgari ücret tespitinde; yapacakları üç kuruş zammı görüşüp durdular. Sonuçta yine dağ fare doğurdu. Devlet kendi vergisine, harcına, kağıdına, mührüne neredeyse %50 zam yapmışken, çarşıda etiketler halen %100 artarken, İktidarın gözü, emekçinin avcundaki kırıntılardadır."
"Sarayın Penceresi Halkı Göstermez"
22 bin 104 TL olarak belirlenen asgari ücrete dair Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sert eleştiriler yönelten Dervişoğlu, şu sözlerle tepkisini dile getirdi:
"Açlık sınırının 21 bin lira, yoksulluk sınırının ise 72 bin lira olduğu bir ülkede işçiye reva görülen 22.104 lira asgari ücret sadaka bile değildir. İlan edilen artış oranı hiçbir yaraya merhem olmayacaktır. Sarayın penceresinden, halkın sofrası gözükmez!"
"Yönetim ve İktidar Krizi"
İYİ Parti lideri, Mehmet Şimşek'in ekonomi politikalarını da eleştirdi:
“Mehmet Şimşek, göreve başladığı günden itibaren milletimiz iki kelime ile yatmakta ve uyanmaktadır: Zam ve vergi! Gelir-gider dengesi tutmuyor ve çözüm yeni vergilerde aranıyorsa; bunun adı 'ekonomik kriz' değil 'yönetim ve iktidar krizidir.'”