Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu:
Erdoğan'nın açıklamalarının satır başları ise şöyle,
Terör belası başta olmak üzere kronik sorunlarımızı çözmek, kardeşliği pekiştirmek, Türkiye’yi kardeşlik ekseninde büyütmek için bugün önümüze bulunmaz bir imkan çıkmıştır. Buradan Cumhur İttifakı’ndaki yol arkadaşımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye tüm Milliyetçi Hareket Partisi camiasına, grubum adına, aziz milletim adına selam ve şükranlarımı tekrar ifade ediyorum.
Devlet Bey, tavır, konuşma, söylem ve siyasetiyle, cesur çıkışlarıyla, akıl dolu düşünceleriyle daima tarihe not düşen, tarihe istikamet çizen bir liderdir. Kendisi her fırsatta anlayabilenler için, mazrufa odaklanma iradesi gösterebilenler için, vatan sevgisinin, millet sevgisinin, cumhuriyet aşkının, en önemlisi de milliyetçiliğin ne olduğunu, ne manaya geldiğini en açık, en sarih, en çarpıcı şekilde izah etmiştir.
"Bizim muhatabımız milletimizdir"
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı’nın son çağrılarını bu çerçevede okuyanlar önümüze açılan tarihi fırsat penceresini görmekte ve heyecanlanmaktadır. Buna karşılık ülkenin ve milletin ortak çıkarları yerine kendi şahsi ve zümrevi gündemlerinin peşinde olanlar her zamanki gibi tutarsızlık ve boş laf bataklığında çırpınmayı sürdürmektedir.
Şunu bilmesini isterim ki bizim muhatabımız milletimizdir. Milletimizin de Türkiye'nin terör kamburundan kurtulması, dünyada ve bölgesinde yaşanan istikrarsızlıklardan uzak kalması noktasında gereken adımları yaklaşımımızı desteklediğini biliyoruz. Gerisi lafügüzaftır. Tabii bu arada şu hususun altını özellikle çiziyorum. Bizim Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil'deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur, olamaz da. Israrla bizimle muhatap olmaya çalışma gayretleri, iplerini ellerinde tutan patronlarına kendilerini ispat uğraşından başka bir şey değildir. TUSAŞ'a yapılan kalleş ve alçakça saldırı, bir kez daha göstermiştir ki teröristin anlayacağı yegane dil, terörle tavizsiz mücadeledir.
"İnsanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacaktır"
Türkiye içinde de Irak’ta ve Suriye’de de Avrupa başta olmak üzere var olduğu her yerde terörle mücadelemizi kararlılıkla sürdürecek, ülkemize tehdit nereden geliyorsa mutlaka kökünü kazıyacağız. İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacaktır.
Diğer yandan terörün boyunduruğundan halen çıkamayan dahası Türkiyelileşmeye dair istek ve iradesi henüz olmayan siyasi parti de yaptığı son açıklamayla nerede durduğunun işaretini vermiştir. Şurası çok net anlaşılmalıdır ki Türkiye’nin terörü destekleyen, teröre arka çıkan, terörün sözcülüğünü yapan, kalleşliğe değil, kardeşliğe değil, husumete, demokrasiye değil, anarşiye, hukuka değil, hukuksuzluğa hizmet eden oluşumlara taviz vermesi, bunlara göz yumması mümkün değildir.
Terörle siyaset, şiddetle demokrasi yan yana gelmez. Aynı kapta, bir arada bulunmaz. Bir koltukta terör, diğerinde sivil siyaset taşınmaz. Hukukun ve demokrasinin içine girmeyen, hukuk ve demokrasi içinde karşılığını alır, almıştır ve bundan sonra da alacaktır.
Buradan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’e de takdirlerimi iletiyorum. AK Parti olarak kurulduğumuz andan itibaren hep söylediğimiz, "Devlet herkesin devleti olmalı, devlet herkesi eşit kucaklamalı" siyasetimizi 23 yıllık bir gecikmeyle de olsa açık yüreklilikle dile getirdiği ve kardeşliğe katkı sağladığı için Sayın Özel’i buradan tebrik ediyorum.
CHP’nin Sayın Özel’in genel başkanlığında tarihin bu önemli kırılma noktasında doğru yerde duracağına, kardeşliğin safında yer alacağına ben yürekten inanmak istiyorum.
Biraz önce de ifade ettiğim gibi, Türkiye içinde şartlar müsait hale gelmişken, fakat söyledim, söylüyorum, işte bir hukuk devleti içerisinde PKK terör örgütünün özellikle attığı adımlardan rahatsız olan Sayın Özel’e de bundan rahatsız olma, bu işi öğreneceksin. Hukuksuzluk nedir bunu da öğreneceksin. Hukuksuzluğun olduğu bir yerde adalet olmaz. Hukuksuzluğun olduğu bir yerde adil bir yönetim biçimi olmaz. Bunları öğrenmeye mecbursun.
Coğrafyamız bir ateş çemberine dönüşmüşken, terör örgütünün mensupları Esenyurt’u kasıp kavururken bundan niye rahatsız oluyorsun? Bundan rahatsız olmayacaksın. Tam aksine burada mevcut yönetime destek vereceksin. Biz bundan zatıaliniz rahatsız oluyor diye attığımız adımlardan geri durmayacağız. Bölgemizde sınırlar yeniden çizilmek istenirken, ezeli kardeşliğimizi ebedi olarak muhafaza etmek yolunda bizim asli muhatabımız unutma, bizzat Kürt kardeşlerimizin kendisidir.
Sayın Özel, benim Kürt kardeşim artık 40 yıldır bölücü terör örgütü üzerinden sanhenelen oyunu görmektedir. Bölücü terör örgütünün önceki gün Avrupa’da yaptığı gösteride örgüt paçavraları yanında İsrail bayrağı da sallandığını görüyor. Bunu sen de göreceksin. Hangi Kürt kardeşim bu alçakça işbirliğini görmezden gelebilir? Kudüs’ün işgalcileriyle, bebek katilleriyle, soykırımcılarla, emperyalistlerle yan yana yürüyenler, bundan gocunmayanlar, utanmayanlar, Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi’nin torunları olamazlar.
Batı’nın insanlığı ifsat projesi olan LGBT sapkınlığını savunanlar, benim Müslüman Kürt kardeşimin ezeli düşmanıdır, ebedi düşmanıdır. Tam da bu noktada Sayın Bahçeli’nin merhum Ziya Gökalp’ten yaptığı alıntıyı tekrar hatırlatmak istiyorum. "Türkler ile Kürtlerin birbirini sevmesi her iki taraf için hem dini hem siyasi bir farzdır. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir, Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir."
Tıpkı Sayın Devlet Bahçeli gibi, biz de hayatımız boyunca hep benzer bir hissiyatı dile getirdik. Coğrafyamızda, Türk Kürtsüz, Kürt de Türksüz yaşayamaz. Varlığını idame ettiremez dedik. Bunu her zaman kalbimizle söyledik. Yüreğimizle söyledik. Gönülden söyledik. Samimiyetle, ihlasla, muhabbetle, hüsnüniyetle söyledik.
Alparslan’ın ordusunda Türk de vardır, Kürt de vardır, Arap da vardır. Malazgirt zaferi Türk’ün de Kürt’ün de ortak zaferidir. Bu zafer sadece Türklere, sadece Kürtlere değil Türk-Kürt kardeşliğine de Anadolu'da bir yurt inşa etmiştir. Malazgirt’ten Milli Mücadele’ye kadar ortak vatanımızı, toprağımızı, şerefimizi, namusumuzu, en çok da kardeşliğimizi biz hep birlikte savunduk.
Uzunca bir süredir bizi birbirimizden ayırmak istiyorlar. Çünkü Malazgirt’in intikamını almak istiyorlar. Çünkü Kudüs’ün fethinin öcünü almanın peşindeler. Hani diyor ya şair, burası çok önemli, "Bunlar engerekler ve çiyanlardır. Bunlar aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır. Tanı bunları. Sakın tanımamazlıktan gelme. Bu millet hiçbir ayrım yapmaksızın fertlerinin tamamıyla dünyanın en imanlı, en sarsılmaz, en yenilmez gücüdür. İşte bunu bozmaya, bunu dağıtmaya, bunu zayıflatmaya, bunu içeriden çökertmeye çalışıyorlar." Kardeşlerim, biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Ortak düşmanı sevindirmeyeceğiz. Kardeşliğimizi bozmaya çalışanlara geçit vermeyeceğiz.