Önceki gün sektörün içinde olan bir iş insanıyla sohbet ediyoruz.
Söz, Nilüfer’de geçen dönemlerde verilen hormonlu konut projelerine geldi.
İş insanı, “Öyle projeler biliyoruz ki, 100 dairelik yere 400 daire yapılmış” dedi!
Yaklaşık 20 yıldır Nilüfer’de yaşıyorum.
Dutluk diye tabir edilen bölgelerin betona nasıl boğulduğuna yıl, yıl tanık oldum.
Sözün özü, planlı ve yaşanabilir Nilüfer gitti, plansız, çarpık ve beton yığınını andıran bir ilçe geldi.
Dün, 1 yıllık hizmet dönemini değerlendirmek üzere gazetecilerin karşısına geçen Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’i dinlerken, bunları düşündüm.
Her ne kadar, ilçenin yaşanamaz hale gelmesinde sorumluluğu olmasa ve hatta bu kötü gidişatı durdursa da, aslında onun ve ekibinin bundan sonra yapacak çok fazla bir şeyi yok.
Yine de Özdemir’in, hormonlu projelerle ilgili ne söyleyeceğini merak ediyordum.
Mesela, hormonlu projelere imza atan müteahhitlerden elde edilecek kaynaklar, 2025 bütçesine bağış olarak konulmuştu.
Ancak Özdemir, “Göreve ilk başladığım aylarda bu işi çözmek için çok cesurdum. Gözüm karaydı ve çözerim diyordum. İstanbul’daki olaylardan sonra artık o kadar cesur değilim” dedi.
Bu sözlerden ne anladınız?
Ben ne anladığımı yazayım.
Özdemir,her ne kadar hormonlu projeler yapan müteahhitlerden toplanacak bağışlar, belediyenin kasasına aktarılacak olsa bile, korktuğunu söyledi.
Özdemir, “Bağışı izah edemem, İmamoğlu’nun akıbetine uğrarım” demek istiyordu yani.
Memleketin geldiği duruma bakar mısınız?
Eğitim yatırımları ve parklar çok değerli
Peki Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve ekibi 1 yılda ne yaptı?
Haberi internet sitemizde detaylarıyla okuyacaksınız.
Ben kayda değer işlerini özetleyeyim.
En çok dikkatimi çeken hizmet 19 Mayıs Mahallesi’nde 500 öğrenci kapasiteli yurt binası…
8,5 milyon Euro olarak hesaplanan yurdun maliyetini, İstanbullu bir iş insanı karşılayacakmış.
Ancak daha önemlisi, Nilüfer’de 1 değil, en az 10 yurda ihtiyaç var ki, bir yerden başlamak gerekiyordu.
1 yılda Nilüfer’e kazandırılan yeşil alanlar da yeni belediye yönetiminin sitayişle bahsedeceği bir diğer hizmet.
Mesela, yüksek katlı ‘Referans’lı binalarla betona boğulmuş 23 Nisan’daki büyük park, çölde vaha misali mahalle sakinlerine nefes aldıracak.
Keşke, ‘yap-işlet-boş ver’ modeliyle ticarethaneye döndürülüp peşkeş çekilen yeşil alanlar da kamulaştırılıp, halkın kullanımına açılsa.
Son olarak notlarım arasına aldığım deprem parkları ve temeli atılan kreşlerin de çağdaş Nilüfer’e yakışır hizmetler olduğunu hatırlatayım.
Ne kadar borç var, kaç personel çalışıyor?
Şu bir gerçek ki Nilüfer Belediyesi çok ciddi bir mali krizle boğuşuyor.
Bunun çeşitli nedenleri olsa da 31 Mart öncesi 3 binin üzerindeki personel sayısı, mali krizin ana nedeni.
Bugünkü personel sayısı ise 2729 .
Peki bu ne anlama geliyor?
1999’da personel giderlerinin bütçeye oranı yüzde 41.
2024’te personel giderlerinin bütçeye oranı yüzde 72.
Yani Nilüfer Belediyesi, adeta siyasi arpalığa dönüşmüş yıllar içinde.
Peki borç ne kadar?
Başkan Özdemir söylemedi ama benim aldığım bilgi 5 milyar lira civarında bir borç söz konusu.
Nilüfer Belediyesi’nin 2025 bütçesi 9 milyar 200 milyon.
Ancak bağışların içinde yer aldığı bu bütçenin hayali olduğunu söylemek yanlış olmaz.
O halde çok yüksek bir borçtan söz edebiliriz.
Bu nedenle 4 yıl Nilüfer’de büyük bir yatırım ve hizmet beklenmemeli.
Asansör denetim işiyle ilgili ne söyledi?
Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, asansör denetim işlerinin Makine Mühendisleri Odası yerine özel bir şirkete verilmesiyle ilgili soruya “Bu iş çok abartıldı. Asansör denetim işi eski dönemde de aynı firmaya veriliyordu. O firmada da makine mühendisleri çalışıyor. O firmayı dağıtmak istemedik” yanıtını verdi.
Bu yanıta 2 itirazım var.
Öncelikle kötü örnek, emsal olamaz.
Ayrıca, geçmiş dönem yönetimlerinin başta hormonlu konut projeleri olmak üzere çok sayıda yanlış uygulamasından vazgeçip, asansör denetim işi uygulamasına aynen devam etmek, çelişki olmuyor mu?
Diğer yandan yeni belediye yönetiminin en iddialı olduğu konu, kamucu yönetim anlayışı ise asansör denetimlerinin de yarı kamusal nitelikte olan akademik odalara verilmesi gerekmez mi?
Aydın’daki davayla ilgili ilk kez konuştu
Başkan Özdemir’e, Aydın’da süren ve kendisinin de içinde olduğu çok sayıda ismin sanık olarak yargılandığı bilişim davasını sordum.
Özdemir, bu konuda ilk kez konuştu.
Söz konusu davanın sürekli gündemde tutulmasının kasıtlı olduğunu belirterek, “Tüm mesele rantını kestiğimiz kişilerle ilgili” diyerek, kanımca parti içi rakiplerini adres gösterdi.
Nitekim, bu haber Özdemir’in adaylığının önünü kesmek isteyen rakipleri tarafından köpürtülmüştü.
Özdemir, 3 milyon liralık rant iddialarının aksine söz konusu bilişim alışverişinde sadece 900 bin liralık ticaretinin olduğunu belirtti ve sanık sayısından dolayı davanın yıllarca süreceğini düşündüğünü kaydetti.
Özdemir, adaylığı öncesi genel merkez yöneticilerine ‘İsterseniz, çekilebilirim” dediğini de hatırlattı.
Verimli basın toplantısı
Son olarak basın toplantısıyla ilgili düşüncemi paylaşarak, yazıyı noktalayayım.
Belediye meclis üyeleri, başkan yardımcıları ve bürokratların gazetecilerle birlikte aynı masada oturmaları çok doğru bir tercih olmuş.
CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’ın masaları tek tek gezip, misafirlere hoş geldin demesi şık bir davranıştı ki, diğer belediye başkanları da örnek almalı.
Katılımın yüksek olduğu bu tür toplantılarda aksaklıkların yaşanması çok doğal.
Ancak basın müdürü Hasiye Yiğitbay’ın mimarı olduğu toplantı, kusursuzdu.
MUSTAFA ÖZDAL