Yaşım ilerledikçe doğanın tahrip edilmesine ve şehirlerimizin betonlaşmasına olan öfkem artıyor.
Deprem tehdidi altında olmamız bir yana, beton yığınını andıran ve mimari estetikten yoksun çirkinlik abidesi yapılar, kentlerimizi yaşanmaz hale getiriyor.
Dün İstanbul’da Seyrantepe’deydim…
Seyrantepe’ye her gittiğimde, bölgenin daha fazla betona boğulduğuna, trafik yoğunluğunun daha da arttığına, 50, 60 katlık gökdelenlere bir yenisinin eklendiğine tanık oluyorum.
Bölgenin bir gökdelenler kenti olmasının önü, yıllar önce stadyumun inşa edilmesiyle açılıyor ve Vadi İstanbul AVM ile ‘cazibe merkezi’ kimliğini alıyor.
Şimdi paylaştığım fotoğrafa bakın…
Mustafa Ongun’un 2012 yılında çektiği fotoğrafta mandalar geziyor!
Çünkü bölge gerçekten vadiydi…
10 yıl içinde mandaların otladığı vadi gidiyor yerini insanların yiyip, içtiği Vadi İstanbul AVM ve stadyum manzaralı konutların 30, 40 milyondan satıldığı lüks rezidanslar alıyor.
Bölgeyi betona boğanlar, vadi ismini hafızalarımızdan silmeye tenezzül etmeyecek kadar cesurlar.
Çünkü üzerine binlerce ton beton döktükleri ‘vadi’nin ismini bile pazarlama stratejilerine alet etmeleri gerekiyor.
Vadinin çevresinde bir miktar daha yapılaşmaya açılacak alanlar varmış.
Yani anlayacağınız, mandaların hiç şansları yok artık.
Seyrantepe’de olanlar, rant üzerine bina edilmiş şehirleşmenin bir izdüşümüdür.
Vadi İstanbul AVM ise doğa yerine betonun, barınma yerine rantın, huzurlu yaşam yerine kaosun resmidir!
MUSTAFA ÖZDAL