CHP Genel Başkanı Özgür Özel dün kentimizdeydi.
Kent Meydanı’nda hatırı sayılır kalabalığa seslendi Özel.
Özel’in Bursa mitingine yönelik tanıtım yasağına rağmen meydandaki kalabalık küçümsenemez.
Öncesinde ise CHP’li gençlerin yürüyüşü vardı.
***
Ancak tüm bu etkinliklerin katılımcı sayısından çok daha başka anlamı var.
Özgür Özel, İmamoğlu’nun gözaltı sürecinden bu yana meydanlardan inmedi.
Yani gözaltı ve ardından gelen tutukluluk sürecine karşı CHP’nin verdiği tepki saman alevi gibi sönmedi aksine Anadolu’daki mitinglerle ülkenin dört bir yanına dalga dalga yayılan kitlesel eylemlere dönüştü.
Daha da önemlisi Özgür Özel, mitinglerle hem örgütünü diri tutuyor hem muhalefet bloğunu konsolide ediyor hem de İmamoğlu’nu gündemden düşürmüyor.
Ve anketlerde de görüyoruz ki ilk kez CHP, sokak eylemleriyle oylarını arttırıyor.
***
Ne var ki CHP liderinin halletmesi gereken çok önemli bir sorunu var.
Parti içinde muhalif görünümlü grup…
***
Parti içi muhalefet CHP, kurulduğundan beri var olmuştur.
Hatta tek parti döneminde bile CHP içinden çıkan milletvekili grubunun kurduğu parti kısa zamanda kitleselleşmiş ve bizzat Atatürk’ün isteğiyle kurulan ikinci parti yine Ata’nın isteğiyle kapatılmıştır.
***
1980 öncesi günlerce süren CHP kurultaylarını incelemenizi salık veririm.
Çok sert ama nitelikli ve fikri tartışmalarla CHP’liler kendilerine istikamet çizmiştir.
1930’larda toplanan kurultaylarda CHP programına giren ilkeler, toplumsal ve siyasal yaşama rehber olmuştur aynı zamanda.
***
1970’lerde Bülent Ecevit ile İsmet İnönü arasındaki iktidar savaşı Milli Şef’in istifasıyla sonuçlanmış ve İnönü, partisine küs olarak yaşamını yitirmiştir.
***
Benim gibi orta yaş grubunda olan okuyucularım, 90’lı yılların başında SHP’de, Deniz Baykal ile Erdal İnönü’nün aday oldukları nefes kesen kurultayları hatırlayacaktır.
“Yenilen pehlivan güreşe doymazmış” misali genel sekreter Baykal, defalarca kaybettiği genel başkanının karşısında yeniden aday oluyordu.
İnönü’nün elinden genel başkanlığı alamayan Baykal, çareyi CHP’yi kurmakta bulmuştu.
İnönü de kısa zaman sonra siyaseti bırakmıştı.
***
Kısaca bahsettiğim tüm bu parti içi iktidar mücadelelerinde nitelik vardı, fikri tartışma vardı.
Mesela 1960’ların sonunda CHP lideri İsmet İnönü ve Genel Sekreter Bülent Ecevit’in kavramlaştırdıkları ‘ortanın solu’ politikasıyla CHP’nin sosyal demokrasiye evirilmesine, Fevzioğlu’nun başını çektiği grup karşı çıkmış ve ayrışma muhalif grubun istifa edip Güven Partisi’ni kurmasına kadar varmıştır.
İlerleyen yıllarda bu kez askeri muhtıra İnönü ile Ecevit’in ayrışmasına yol açmış ve ikili arasındaki iktidar mücadelesi 33 yıllık Milli Şef döneminin kapanmasına neden olmuştur.
İnönü hem genel başkanlıktan hem de CHP üyeliğinden istifa etmiştir.
Deniz Baykal-Erdal İnönü mücadelesinde gelenekçi-yenilikçi ayrışması öne çıkmış, ilerleyen yıllarda Baykal’ın ortaya attığı Yeni Sol ve Anadolu Solu gibi açılımlarda da bir fikri zemin bulmak mümkündü.
***
Peki bugün, muhalefet görümlü grubun argümanı ne?
Hangi fikri itirazla, hangi ilkesel duruş ve hangi politik çıkışla CHP yönetimini değiştirmek istiyorlar?
Daha da vahimi CHP, kendi üyelerinin yargıya taşınan ifadeleri ve tanıklıklarıyla tarihinin belki de en büyük kuşatmasıyla karşı karşıya.
Amaç ne?
Amaç, mevcut yönetimin devrilmesi ve girdiği tüm seçimleri kaybetmiş eski genel başkanın partinin başına geçmesi…
Böylece parti içinde yeniden iktidara gelinecek ve eski genel başkanının destekçileri belediye başkanı, milletvekili, il ve ilçe başkanı olacaklar.
Yani ülkeyi değil, partiyi yönetecekler.
***
İşte Özgür Özel ve ekibinin önündeki en büyük sorun budur.
Dıştaki rakiple bir şekilde mücadele edilir ancak asıl zorlu mücadele parti içindeki muhalif görünümlü işbirlikçilerle olmalıdır.
Mustafa ÖZDAL