Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, acil servise kalp krizi gerekçesiyle yapılan başvuruların yüzde 57'sinin panikataktan kaynaklandığını bildirdi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, acil servise kalp krizi gerekçesiyle yapılan başvuruların yüzde 57'sinin panikataktan kaynaklandığını bildirdi.
Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Tarhan, panikatağın birçok belirtisi olduğunu belirterek, "Panikatak; çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, boğuluyor gibi olma, göğüste ağrı, sıkışma gibi fizyolojik ve zihinsel belirtilerle karakterize bir hastalık tanımının içerisinde geçiyor. Kişi, aklını kaybedecek gibi hissediyor, ölüm korkusu var. Arabayla hızla giderken direksiyon hakimiyeti kaybedince ne hisseder insan? Bir an 'Takla atacağım, öleceğim.' diye dehşete kapılır. Panik bozukluğu olan kişiler, panikatak esnasında böyle bir duygu hissediyorlar. Kontrolü kaybetme duygusu." ifadelerini kullandı.
"Panikatak nedensellik bağı olmadan olur"
Beklenmedik bir şekilde bu atakların gelmesine panik bozukluğu dendiğini kaydeden Tarhan, "İnsan bir şeye üzülür, stres olur, arkasından çarpıntı ve heyecan olur. Bu, panikatak değil. Bunun sebebi belli. Panikatak bozukluğu, beklenmeyen bir şekilde, nedensellik bağı olmadan, uykuda bile olur ve panikatakla uyanır kişi. Doktorlar, buna 'panikatak' der." değerlendirmesinde bulundu.
Tarhan, kalp krizi geçirdiğini sanan insanların çoğunun aslında panikatak yaşadığını vurgulayarak, "Acil servise 'Kalp krizi geçiriyorum.' diye başvurup da anjiyo yapılan vakaların yüzde 57'si panik bozukluğu, bunlar sağlam çıkıyor. Yüzde 57, çok yüksek bir sayı. Gereksiz tetkik yaptırıyorlar. Tıbbi harcamaları çok etkileyen bir şey. Panik bozukluğu olan kişilerde, sağlık endişesi yüksek oluyor. Hastalıkla ilgili konulara devamlı ilgisi var. Bir yeri uyuşsa sağlık kuruluşuna gidiyor. Beklenti anksiyetesi oluyor." açıklamasında bulundu.
Tarhan, atakların her ortamda olabilmesi nedeniyle kişilerin tek başına dışarı çıkamamaya başladığını ve banyoya giremediği bilgisini paylaşarak, şunları kaydetti:
"Bir de açık alan korkusuna adı verilen agorafobili panikataklar var. Vapura, otobüse binemiyor, tünele giremiyor, seyahat yapamıyor. Hastalık, bunların hayatını çok ciddi etkiliyor. Kişi, hayatın birçok fonksiyonunu kaçırıyor. Zeki Müren'i biliyorsunuz. O zamanlar çok konuşulmadı ama daha sonradan anlaşılıyor, o da panikatak nedeniyle insan içine çıkmak istemiyor. Ve Bodrum'a kapanıyor. Kalp krizi geçireceğim diye, o duygunun dehşetini yaşıyor. O zamanlar, bu teşhisler çok fazla bilinmiyordu. Konuşuluyordu ama çok yaygınlaşmamıştı."
Panikatağın beyne etkisi olduğunu, kişinin yanlış inanışları ve yaşadığı aşırı zorlanmalar nedeniyle beynin bu duruma karşı pozisyon aldığını belirten Tarhan, düşünmeye devam ettikçe panikatağın da arttığını ifade etti.
Tarhan, hızlı ve riski yaşayanlar ile kanser tanısı almış kişilerde panikatak görülme oranının arttığını, beyinde tehlike algısı olması halinde panikatağın uykuda da gerçekleşebileceğini bildirdi.
Çocuklarda panikatağın yaşanmamasına rağmen özellikler ergenlik döneminde görüldüğünü vurgulayan Tarhan, özgüven eksikliğinin, bu durumun gelişmesinde önemli bir faktör olduğunun altını çizdi.