İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve yüze yakın bürokrat, iş insanı, belediye çalışanın gözaltına alınmasının ardından, sadece birkaç gün içinde ekonomide şunlar yaşandı:
-Zaten aylardır can çekişen Borsa İstanbul endeksi yüzde 15 geriledi ve şirketlerin sermaye kaybı 2 trilyon lirayı aştı.
-Merkez Bankası, Dolar’ı baskılamak için rezervlerini eritti.
-Aynı Merkez Bankası düşürmeye başladığı faizi, gecelik olarak yükseltmek zorunda kaldı.
-Brent petrol artmamasına rağmen, döviz artışına bağlı olarak akaryakıt fiyatlarına aylar sonra zam geldi.
***
Şimdi bir de bundan sonra yaşanacaklarla ilgili öngörülerimi paylaşayım:
-Dövizin yükselmesi ile birlikte başlayan zamlar devam edecek.
-Zamlar fiyatları, fiyatlar enflasyonu yükseltecek.
-Muhtemel ki mart ayı enflasyonu, öngörülenin üzerinde çıkacak.
-Mart enflasyonu öngörülenin üzerinde çıkarsa Merkez Bankası, kuvvetle muhtemel, 16 Nisan’daki PPK toplantısında ya faizi sabit tutacak ya da arttıracak.
***
Sisifos, Yunan mitolojisinde Zeus’un gazabına uğramış bir kraldır.
Daha açık bir ifadeyle sonsuza dek, büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkum edilmiş bir kraldır.
Ülkemiz ekonomisi için Sisifos sendromu sıkça kullanılır.
Bugün yaşananlar da kelimenin tam anlamıyla Sisifos sendromudur.
***
Türk halkı, yaklaşık 2 yıldır enflasyonla mücadele gereği büyük bir kayayı tepenin en yüksek noktasına yuvarlamaya çalışıyordu.
Başarılı da olmuştu ve makro veriler her şeyin yolunda olduğunu söylüyordu.
Ancak tepeye kadar çıkan kaya, salı gününden bu yana aşağı yuvarlanmaya başladı.
Yani, 2 yıldır Mehmet Şimşek başkanlığındaki ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele adı altında uyguladığı sıkılaştırılmış para politikasının tüm kazanımları kaybedilmeye başlandı.
Özetle, Sisifos geri geldi.
***
Yolsuzlukla ve terörle mücadeleye, vatanını seven 85 milyon yurttaşın teki biri bile itiraz etmez.
Hangi partiden olursa olsun, belediye başkanlarının da hukuk önünde ayrıcalığı yoktur, olmamalı.
Ancak algıların, gerçeklerin önüne geçtiği bir ülkede yaşıyoruz.
Yolsuzlukla mücadeleyi ilgilendiren bir konu, hukukun üstünlüğü ve yargının siyasallaşması tartışmalarına yol açıyorsa, bundan ekonomi zarar görüyor.
Daha da önemlisi, ekonomimizin ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koyuyor.
***
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddia ettiği (560 milyar Dolar) rakamlar çok büyük.
Ancak neden bunun faturasını, bozulan ekonomik dengeler nedeniyle kıt kanat geçinen asgari ücretli, emekli, öğrenci, dar gelirli yurttaş ödemek zorunda kalıyor?
O halde iktidarın; yolsuzluk ve terörle mücadele adı altında yürütülen soruşturmalarda, geniş halk kitlelerinin olumsuz etkilenmemesi için tedbir alması gerekiyor.
Nitekim bu halkın büyük kayayı, bir daha tepeye çıkarmaya mecali yok!
MUSTAFA ÖZDAL