Doğal afetler ne yazık ki gündelik yaşamımızın bir parçası olmuş durumdadır. Milletçe yüreğimizi acıtan İzmir depremi bir kez daha göstermiştir ki doğal Afetlerin etkisini azaltmak, kayıpları en aza indirmek, toplumun her ferdinin ve her kesimin kuşkusuz iyi bir eğitim alması ile mümkün olacaktır. Bu amaçla halkın bilinçlendirilmesi, eğitimin tüm öğelerinin seferber edilmesiyle gerekmektedir.
Eğitimde atılan her bir adım, toplumun duyarlılık bilincini, yaratıcılığını, akılcı düşünme gücünü, doğal yeteneklerini ve becerilerini geliştirmek için gereken gücü artırmaktadır.
Afet öncesi dönemde afet yönetimi, genel olarak afet zararlarını en aza indirebilmek amacıyla gerekli önlemleri almayı, mümkün olan hallerde önlemeyi, mümkün olmayan durumlarda ise acil kurtarma ve yardım çalışmalarının etkin bir biçimde yapılmasını sağlamayı, afet zararlarının azaltılması çalışmalarını kalkınmanın her aşamasına yaymayı ve insanları bu konularda eğitmeyi amaçlamaktadır.
Bu durum göz önüne alınınca millet olarak her bir vatandaşımızın doğal afetler konusunda bilinçlendirilmesi, ‘Afet Bilinci’ eğitimlerini alması gerekmektedir. Afet eğitimi istenildiği düzeyde alındığında hiç şüphem yok ki her an bir afet olacakmış gibi hazırlıklı, hiç afet olmayacakmış gibi rahat oluruz.
Sözlerimi vefatının 82. yıldönümünde rahmet ve minnetle yad ettiğimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün şu sözü ile bitirmek isterim:
" Felaket başa gelmeden evvel önleyici ve koruyucu tedbirleri düşünmek lazımdır, geldikten sonra dövünmenin yararı yoktur. "
