Ekonomi yönetimi aylarca enflasyonla mücadele uğruna faizleri yükselttikçe yükseltti.
Derken Ocak 2025’ten itibaren peş peşe 2 kez indirdiği faizleri, bugün şak diye yükseltti Merkez Bankası.
Yani Sisifos’un ruhu geri geldi!
***
Neden yıllarca cari açık veriyoruz?
İthalatımız, ihracatımızdan fazla olduğu için değil mi?
Peki neden ithalatımız, ihracatımızdan fazla?
Çünkü başta petrol ve doğalgaz olmak üzere tükettiğimiz enerjinin büyük bölümünü ithal ediyoruz.
Fiyatı dövize endeksli olarak satın aldığımız ithal ürünler cari açığı, cari açık enflasyonu tetikliyor.
O halde enerjide dışa bağımlılık sadece milli güvenlik sorunu değil, aynı zamanda bağımsız ekonomimiz için de büyük bir tehdittir.
***
BTSO öncülüğünde Bursa Business Scholl’da düzenlenen Uludağ Enerji Zirvesi’nde, BTSO Enerji Konseyi Başkanı Erol Dağlıoğlu’nun, “Enerjide dışa bağımlı olmasaydık, cari fazla verirdik” sözleri, acı bir gerçeği ortaya koydu.
***
BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ın enerji alanında ortaya koyduğu vizyon ise bir yol haritası niteliğindeydi:
“Büyük dönüşümleri, süreci izleyenler değil, yönlendirenler yapabilir. Kazananlar, değişimi okuyabilenler ve yönlendirenler olacaktır. İnsanlık tarihi boyunca, dünyadaki tüm savaşların temel sebebi enerjiye sahip olmak gerekçesiyle çıkmıştır. Enerji teknik bir konu olmaktan öte ulusal önceliğimiz haline gelmiştir. Gelecek 3 yıl içerisinde küresel elektrik tüketimi her yıl Japonya’nın toplam yıllık tüketimi kadar artış gösterecek. Türkiye’de ise son 20 yılda 3 kat büyüyen enerji talebinin, 2035 yılına kadar 510 teravatsaate ulaşması bekleniyor. Bu büyümeyi sürdürülebilir kılmak için düşük karbonlu kalkınma çözümleri artık kaçınılmaz olmuştur. Yeşil enerji bizim için olmazsa olmazımızdır. Türkiye’nin sahip olduğu yenilenebilir enerji potansiyel, bu dönüşümü sağlamak için en büyük fırsattır. RES ve GES kapasitesinin 30 bin megavattan 120 bin megavata çıkarılması hedefi, iş dünyası için bir çağrı, yatırıma, işbirliğine ve vizyona davettir. Ancak bu hedefe ulaşmak için kapasite tahsisleri, teşvik mekanizmaları, sektörün en büyük sıkıntısı olan izin süreçleri ve piyasa öngörülebilirliği için yeni adımlara ihtiyaç duyuyoruz. TEKNOSAB’da 140 büyük tesisin çatılarında ürettiği enerji 850 mw, toplam öz tüketimleri is 3 gw’ye ulaşıyor. Ayrıca BB Solar iştirakimiz ile hücre üretimi için de çalışmalarımıza devam ediyoruz.”
***
Zirvenin bir diğer konuşmacısı Vali Erol Ayyıldız oldu.
Ayyıldız da enerjinin önemine değindiği kısa konuşmasında, ülkenin kalkınması, ekonominin verimliği ve rekabetçiliğin gelişimi adına Enerji Bakanlığı’na çalışmaları için teşekkür etti.
***
Son olarak kürsüye Enerji Bakan Yardımcısı Dr. Zafer Demircan çıktı.
Böylesine önemli bir zirvede Enerji Bakanı Alpaslan Bayraktar’ın Bursa’da olmasını isterdik ama Demircan da, kapsamlı ve ufuk açıcı sunumuyla bilgi dağarcığımızı geliştirmekle kalmadı, sektörle ilgili son havadisleri öğrenmemizi sağladı.
Tabii söylediklerine itirazlarım olacak ancak önce altını çizdiğim saptamalarını paylaşayım.
***
Malum küresel ısınmayla mücadele adı altında ülkelerin sıfır emisyon hedefi şart oldu.
Ancak şimdilik ütopik bir hedef olarak görülen Yeşil Mutabakat’ın tam anlamıyla uygulanması için ülkelerin 30 yıl boyunca her yıl 5 trilyon Dolar harcaması gerekiyor.
Geçen sene sadece 1 trilyon Dolar harcandığı bilgisini paylaştı Demircan.
***
Peki biz Yeşil Mutabakat protokolüne uymak için ne yapıyoruz?
Demircan çevre dostu yenilenebilir enerji konusunda istatistikler paylaştı.
Yenilenebilir enerjide 60 milyon MW yatırımımız varmış.
Demircan, 2035’e kadar hedefin 120 Milyon MW olduğunu belirtti.
Bunun için ise her yıl 8 milyar Dolar civarında bir yatırım yapılması gerekiyor ki hedefe ulaşılsın.
Demircan, yenilenebilir enerji yatırımcılarına dış finansmanı işaret etti.
Ancak yatırımcı bırakın dış finansman bulmayı, ne teşvik alabiliyor, ne bankalardan kredi çekebiliyor ne de bürokratik engelleri aşabiliyor.
***
Bürokratik engellerle ilgili Bursa’dan çok taze bir örnek vereyim.
Bursa’nın en büyük ilçe belediyesi olan Osmangazi Belediyesi, aylardır 13 adet binasının çatısına güneş enerji paneli kurmak için UEDAŞ’tan onay alamıyor.
Bakın araziye değil çatılara bile panel konulmasına izin vermiyor UEDAŞ yetkilileri.
Eğer UEDAŞ, Osmangazi Belediyesi’nin talebini geri çevirmeseydi, hem çevreci bir yatırım hayata geçmiş olacaktı hem de kamu, enerji tasarrufu sağlamış olacaktı.
Yani Enerji Bakanlığı, ülkenin çıkarları adına yenilenebilir enerjiyi yaygınlaştırmak için çaba sarf ederken, sahiplerinin İngilizler mi yoksa ABD’liler mi olduğu belli olmayan UEDAŞ, Bursa’da istediği gibi at oynatıyor, yerli ve milli enerji üretimini engelliyor.
Eğer gerçekten enerjide yerli ve milli olma hedefine ulaşılması isteniyorsa, işe UEDAŞ’ı kamulaştırıp, millileştirmek ile başlanmalı.
***
Demircan’ın yenilenebilir enerji payının yüzde 60 olduğu bilgisi de tartışmalı.
Nitekim yenilenebilir enerji kaynaklarımızın çoğu başta Keban ve Atatürk olmak üzere barajlardan elde ediliyor.
Yani, son yıllarda hatırı sayılır bir yenilenebilir enerji yatırımından söz edemeyiz.
Zaten Demircan da yenilenebilir enerji konusunda en büyük engelin alt yapı, yani kaynak olduğunu itiraf etti.
***
Gelelim Bakan Yardımcısı Demircan’ın değindiği nükleer enerjiye.
Nükleer enerjinin insan sağlığıyla ilgili boyutu hayli tartışmalı ancak bu yazının konusu değil.
Sıfır emisyon özelliği nedeniyle nükleer enerjinin çevre dostu olduğunu kabul edelim.
Ancak Rusların inşa ettiği Akkuyu Nükleer Santrali’nden satın aldığımız enerji, diğerlerinden 4 kat daha pahalı.
Üstelik 75 yıl boyunca Ruslara satın alma garantisi vermişiz.
Yani, nükleer enerjiye giden kaynaklarımız, yerli ve milli olan yenilenebilir enerjinin alt yapısına harcansaydı, bugün bambaşka şeyler konuşabilirdik.
***
Enerji Bakan Yardımcısı Zafer Demircan’ın, enerjide arz güvenliği, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, kaliteli ve kesintisiz enerji konularındaki açıklamaları ise kuşkusuz çok değerli.
Ancak bu açıklamaların sözde kalmaması, gereğinin yapılması da şart.
Mesele gün aşırı enerji kesintisinin yaşandığı Bursa, kesintisiz enerji konusunda sınıfta kalmış bir kenttir.
Yeni yerleşim bölgelerinde yaşanan ani kesintiler, alt yapı yetersizliği nedeniyle yaşanan arızalar, her gün binlerce aracın geçtiği işlek caddelerin bile aydınlatılmaması Bursa’nın enerjide güvensiz bir kent olduğunun açık göstergeleridir.
***
Uludağ Enerji Zirvesi’ni genel olarak yorumlamak gerekirse…
Zirvede konuşulanların, önerilerin ve taleplerin sektöre faydası olacaktır kuşkusuz.
Ancak daha da önemlisi konuşulanların temennide kalmayıp, hayata geçmesi gerekir.
NOT: Zirvenin açılış konuşmaları ve ilk oturumu Kanal 16’dan canlı olarak yayınlandı. Canlı yayını kaçıranlar, Kanal 16’nın sosyal medya hesaplarını tıklayabilir.
HABER:MUSTAFA ÖZDAL