AHMET TAŞTAN

“Bu kimselerin, dünyada da ahirette de yaptıkları boşa gitmiştir. Ve onların hiçbir yardımcıları da yoktur.” (Âli İmrân Süresi 22. Ayet)

Böyle bir tehlikeyi haber vermek kadar  akıl sahibi insanların tedbir alması da oldukça mantıklıdır. Zira her insan, kendi sonunu yaptığı davranışlarla/ amellerle belirler.
Ameller/davranışlar bir amaca yönelik yapılır. Amaçlanan hedef gerçekleştikçe yeni hedefler belirlenir. İstikametini, hayallerine taşıyacak hedeflerine yöneltmek, insanı mutlu ettiği gibi kişiliğini ve kimliğini de ortaya çıkarır. Sağlam karakterli insanların, iman ettikten sonra iyi ve faydalı davranışlar, yaparak ebedi mutluluğu kazanabilirler. 
“Amellerin zayi olması” meselesini düşünürken öncelikle, amellerin nasıl bir fonksiyon icra ettiğini kavramak lazımdır. “Yapmasam da olur!” dediğiniz bir davranışa gerekli gayreti gösteremezsiniz. “Amellerin boşa gitmesi”nden önce siz, o amele “boş vermişseniz” sizin hayatınızda değeri yok demektir. 
Acaba hangi ameller, tüm insanlar için faydalıdır? Acaba hangi ameller, özelde benim için faydalıdır?”diye düşündüğümüzde zihnimizde bir takım listeler oluşturulabilir.
Özellikle insanı, cennete sokacak haramdan sakınılmış  ameller (yani ibadetler) çok önemli ve değerlidir. Güzel ahlak sahibinin yapmış olduğu (ayetlerde ve hadislerde tavsiye edilmiş) her türlü tutum ve davranış, değerlidir.
Bütün gün çalışıp ücretini alamayan insanın, memnun olamayacağını herkes bilir. Çalışıp ücretini alan bir insanın onu kaybetmesi ya da çaldırması daha da acıdır. İşte amelleri zayi olan insanda buna benzer. 
“Kıskançlık, ateşin odunları yediği gibi salih amelleri yer bitirir” diyen Peygamber Efendimiz, güzel amellerin zayi olmasının bir sebebini ortaya koymuştur. 
“Allah ile birlikte başkasına yönelik ibadet edenlere yani riyakarlık yapanlara ahirette Allah yüzlerine bakmayacak benimle birlikte kime ibadet ettiyseniz ecrini de sevabını da ondan bekleyin diyecek” diye buyurulan hadis-i şerif de amellerin zayi olmasına diğer bir işarettir. 
Gerçi Peygamber Efendimiz (sav): “Müflis kimdir?” diye sormuş. Sahabeler de: “Malını mülkünü kaybetmiş, insandır.” diye cevapladığında Peygamber Efendimiz (sav): “Bu dünyada amel yapmış ama ahirette onun hakkına girmiş, bunun hakkına girmiş, deyip sevapları dağıtılan insandır gerçek müflis.”buyurmuştur.
İşte burada da amelleri boşa giden insandan bahsedilmektedir. 
“Amellerin boşa gitmesi” zayi veya ziyan olması anlamındadır. Eskiler, “hayvanın eti mundar oldu” derlerdi. Yani ölmek üzere olan bir hayvan bıçakla boğazlanmaz ya da kesilirken üzerine besmele çekilmezse manen kirli anlamında kullanılan bir kelimedir mundar... O hayvanın eti zayi olmuştur, boşa gitmiştir ve o et yenilmez.
Bir de İstiklal Marşında “Sana olmaz dökülen kanlarımın hepsi helal” dizelerinde zayi olmanın bir örneği yatar. 
Şair Mehmet Akif Ersoy bayrağa seslenerek “Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal” diye hitap eder ve ekler: “Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet, bu celal.” dizelerinde al bayrağın vatan semalarında dalgalanmasını gördükçe Allah, kendi rızası için  dökülen şehit kanlarından memnun olacağını anlayacaktır.  Şehadete erenlerin boşuna ölmediğini dökülen kanlarının da zayi olmadığını tabiat diliyle kavrayacaktır şair. 
Velhasıl çevremizde topluma faydalı güzel işler yapan insanlar dahi, iman etmedikçe ve ihlaslı olmadıkça cennete giremeyeceklerdir. Özellikle “Edison lambayı buldu, şimdi cennete girmeyecek mi?” sorusuyla karşılaşıyoruz. Cennete girmenin bir şartı da elektriği bulmak değildir iman etmektir.
İnsanlara yardım edenleri, iman edenden daha faydalı insan olarak görenler, onların   cennete gireceğini sanmaktadır. Oysa Allah katında geçerli ve değerli amel iman merkezli salih amellerdir. 
"Bir adam:
- Ey Allah'ın elçisi! Falanca kadın, çokça nâfile namaz kılması, nâfile oruç tutması ve sadaka vermesiyle anılır. Fakat o, diliyle komşularına eziyet eder. (Bu kadın hakkında ne dersiniz?) diye sordu.
Rasûlullah (sav):
- O (kadın), cehennemdedir, buyurdu.
Velhasıl akıllı mümin kazandığı ecir ve sevabı zayi etmez. Yaptığı bir iyiliği başa kakarak onun sevabından mahrum olmaz... 
Kur’an-ı  Kerim’de Allah’ı ve ahiret gününü inkar edenlerin amellerinin boşa gittiğini ve böylece onlara bir tartı bile kurulmayacağını ayette beyan etmektedir. “Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın, yoksa siz farkına varmadan işledikleriniz boşa gider.” (Hucurat Süresi 2. Ayet)
Mümin bir insanı cennete taşıyacak salih ameller, Allah’ın rızasını kazandıracak ihlaslı ameller çok ama çok önemlidir. Hiç kimse yaptığının yıkılmasını; kazandığının kaybolmasını istemez. 
Aldatılmaktan hoşlanmayan insan, kendini aldatırsa kime dert yanacaktır. Öyleyse amellerin sevabını ve günahını yazan ve bu konuda bize, karşı muamelede bulunacak Rabbimizin sözlerine kulak vermeliyiz. 
Daha iyi anlamamız için şu örnek de verilebilir. Mükemmel bir performansla rakiplerini çalımlamış ve uzaktan kalenin çatalına bırakılmış bir top, bütün türbinleri ayağa kaldırmış olsa bir sebeple gol değeri kazanmamışsa boşa gitmiştir. 
Daha nasıl anlatayım böyle bir derdi. Herkes akıllı olsun, değil mi?


AMELLERİN BOŞA GİTMESİ

“Bu kimselerin, dünyada da ahirette de yaptıkları boşa gitmiştir. Ve onların hiçbir yardımcıları da yoktur.” (Âli İmrân Süresi 22. Ayet)

2.08.2022 23:46:00