Tüm güzellikler anlaşmadan doğduğu gibi tüm sıkıntılar kavgalar anlayamamaktan, anlaşamamaktan doğabilir, diyebiliriz sanırım. Yeni bir soluk, yeni bir nefesle zihnimde insana ve hayata dair tasarlanmış anlamları, cümlelerin zayıf omuzlarına vurarak takdim edeceğim. Zaman zaman bu ekrandan sizlerin nazarlarına konuk olacak ve bu vesile ile birlikte düşüneceğiz. 

Ne yazacağım konusu kadar nasıl yazacağım meselesi de beni heyecanlandırıyor. Anlaşabildiğimiz oranda üretmiş olduğumuz düşünceler sizindir; anlaşamadığımızda ise buruşturup en yakınınızda bulunan bir çöp tenekesine atabilirsiniz. 
"Anlam" kadar çapı geniş kelimeler nadirdir. Yazılan-çizilen her şeyin doğuşu ve bitişi insanla ilgilidir. İnsan yüce Allah'ım kendisine takdim etmiş olduğu akıl cevheri vesilesiyle alabildiğine renkli, olabildiğine çetrefilli bir yapı arz eder. 
Anladığımız zaman etkileneceğimizi düşünüyorum. "Etkilenmek" kelimesi insanı ikiye böler. Öncesi ve sonrası diye. 

Yani etkilenmeden önceki halinizle, etkinlendikten sonraki haliniz size "değişim" hissettirir. Rızık ve ecel kadar kesin bir konudur insanın etkilenebiliyor olması. Bundan kaçış ve dahi kaçmaya da gerek yoktur.  Etkilenmenin altında anlamak yatar. 
Anladığınız zaman etkilenir, etkilendiğiniz zaman değişir, değiştiğiniz zaman bir şekilde tepki verirsiniz. Her konuda ve her olayda böyle olur deme gafletinde bulunmuyorum. Lakin insanın etkilenebilir olmanın arkasında anlamın yattığını biliyorum. 

Buraya kadar anlatabildim mi?
Anlam, sadece harflerin/kelimelerin yeteneğine bağlı olmadığını da bilmek lazım. 
El-kol hareketleri,  şekiller, biçimler, jestler, mimikler, sesler vb. anlamı taşır. 

Parmak sallamak, gönderde dalgalanan bayrak, kırpılan göz, yan bakış, acı ve hüzün dolu inleme, yanan bir trafik lambası veya yol kenarındaki trafik işaretleri... 
Anlayıp anlamadığını anlamıyorsun hiç bir şey anlamamışsın demektir lakin anlamadığını anlamışsan iyi bir başlanğıç olabilir.