Her yıl aynı sahne… “Halk dilinde Kara Cuma” olarak bildiğimiz bir çılgınlık !
Henüz kasım ayının başı bile gelmeden sosyal medyada, televizyonlarda, dijital ekranlarda aynı sloganlar yankılanıyor, “Yılın en büyük indirimi!”
Kaçırırsan üzülürsün
Sadece bu gece! ( halbuki hafta boyunca sürüyorda sürüyor)
Black Friday adı altında büyütülen bu kampanya olayı artık bir alışveriş fırsatı olmaktan ziyade toplumsal bir gösteriye dönüştü.
AVM koridorları sanki savaş alanı… Kapılarda uzun uzun kuyruklar, birbirini iten insanlar, sepete son ürünü atmak için birbirine girenler… Ne için? Gerçekten büyük indirimler için mi?
Aslında işin en can alıcı kısmı şu; Birçok üründe fiyatlar haftalarca yukarı çekiliyor, ardından “dev indirim” etiketiyle eski seviyesine geri dönüyor. Yani indirim diye sunulan şey çoğu zaman sadece fiyatların normalleşmesi.
Fakat insanların bu “küçülmüş” rakamlara hücum etmesi ise işin psikolojik boyutunu gözler önüne seriyor.
Bilinçaltımızda reklamlar, kampanyalar ve dijital medya bombardımanı öyle güçlü ki, gerçek ihtiyaçlarımız olmasa bile alışveriş arzusuna giriyoruz.
Benim asıl sorguladığım şey tam da bu,
Günler öncesinden başlayan abartılı reklamlar, insanların adeta sürü gibi mağaza girişlerinde bekletilmesi, digital medyanın çığlık çığlığa yankılanması,
Bunların nesi doğru?
Bu tabloya bakınca insan sormadan edemiyor,
Eğer bu çılgınlık değilse peki nedir?