Altıparmak ve Çarşamba mahallelerinin dönüşümü, bugünkü gibi gündemde olmasa da, dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın kentsel dönüşüme bakış açısını bildiğim için, “Evinizin yenilenmesi için yerel yönetimleri beklemenize gerek yok. Mahalle sakinleri olarak organize olup, bir müteahhitle anlaşın. Daha sonra projeyi belediyeye onaylatırsınız” dedim.
Güvenlik görevlisi, “Cebimizden para çıkmayacak değil mi?” diye sordu.
“Çıkmaz mı? 0,50 emsal denilen eski kentsel dönüşüm modeli yok artık. Bir miktar fark vermek zorundasınız” deyince, o dakikada yüz şekli değişen güvenlik görevlisi isyan edercesine, “Nilüfer’de kentsel dönüşüme girenler, üzerine para aldılar. Biz neden verecekmişiz?” dedi.
Bugün adı konut olan ancak Bursa depreminde birçoğu mezara dönüşecek 10 binlerce riskli binanın dönüşememesinin temel nedeni, güvenlik görevlisinin ağzından çıkan o iki cümledir: “Nilüfer’de kentsel dönüşüme girenler, üzerine para aldılar. Biz neden verecekmişiz?”
Bursa’daki yapıların yüzde 60’tan fazlası 1999 öncesi inşa edildi.
1999 öncesi inşa edilen binaların da önemli kısmı kaçak ve mühendislik hizmeti almamış.
Yani riskli…
Üstelik yarım asrı geçkin binalar, bir deprem olmasa dahi ekonomik ömrünü tamamlamış durumda.
Ve bu eski yapılarda oturan 1 milyonu aşkın yurttaşın can güvenliği tehdit altında.
Durum bu kadar kötü, tablo bu kadar vahim yani.
Her ne kadar Bursalılara çok kötü örnek olan Nilüfer’deki 0,50 emsali bu kentin başına bela edenlerin ürkütücü tabloda sorumluluğu olsa da, bugün çuvaldızı kendimize batıralım.
Eski, riskli, ekonomik ömrünü tamamlamış eviyle aynı metrekarede ev isteyen, üstelik tek delikli kuruş fark ödemekten sakınan, canını malına yeğleyen kat maliki, kabahatin çoğu senin canım kardeşim.