Nihat Nasır

Herkes biliyordu ki, asıl maksat, Erdoğan’ı en güçlü olduğu yerden vurmaktı.

Kılıçdaroğlu, bu niyetini açıklar açıklamaz masa ortakları Davutoğlu, Karamollaoğlu ve Babacan büyük bir iştiyakla bu teklifi desteklemiş ve Cumhurbaşkanını bu teklife müspet cevap vermeye davet etmişlerdi.

 

Sayın Cumhurbaşkanı oluşturulmak istenen yapay gündeme bilinen tavrıyla cevap verdi ve tabir caiz ise el yükseltti.

“Yasa değil, anayasa değişikliği…”

 

Bu cevap, başta Kılıçdaroğlu ve CHP olmak üzere 6’lı masa tezgâhçılarının oyununu bozar nitelikteydi.

Yanlış hesap Bağdat’tan dönünce bir süre konuyu unutulmaya terk ettiler lakin AK Parti meseleyi meclis gündemine taşımayı unutmadı.

Ekim ayı bitmeden önce anayasa değişikliği teklifi meclis başkanlığına sunuldu.

Üstelik sadece başörtüsü düzenlemesi içeren 24. cü Madde değil, aileyi LGBT sapkınlığından koruyacak olan 41. ci maddede de değişiklik öngörülmüştü.

 

Yaptığı manipülatif atağın tersine döndüğünü gören CHP, bu değişikliğe ‘evet’ demeyeceğini açıklamakta gecikmedi. 

Buna karşılık, İYİ Parti net bir cevap vermek yerine destekleyebileceği imasında bulunurken, Karamollaoğlu, Babacan ve Davutoğlu’nun söyledikleri ‘havet’ gibi bir şeydi. Yani ne ‘evet, ne ‘hayır’ demeyi başarabilmişlerdi. (!) 

Teklif, anayasa komisyonundan geçtikten sonra asıl tavırlarını, 11.cisine katıldıkları 6’lı masa toplantısı akabinde imzaladıkları bildirideki ifadelerden anlayabildik nihayet. 

 

Saydığımız bu üç isim ve başlangıçta açık kapı bırakan İYİ Parti, bütünüyle CHP’ye teslim olmuşlardı. 

Hepsinin ortaklaşa imza altına aldıkları metinde; “Cumhur İttifakı'nın TBMM'ye sunduğu başörtüsü ile ilgili anayasa değişikliği önerisi, başörtülü kadının 'dini inancını' sorgulayan şekilde kaleme alınmıştır. Kadının kıyafet özgürlüğü ile başörtüsü kullanmasının amacını sorgulayan bu ifadeyi…” diye lafı dolandıran cümleler kullanarak bu değişikliğe olumlu cevap vermeyeceklerini açık açık belirtmiş oldular.

 

CHP’ye alenen teslim olan bu özneler, başörtüsü meselesindeki istismarcı yaklaşımlarıyla suçüstü yakalanmakla kalmamış, aileyi LGBT sapkınlığından koruyacak düzenlemeye de bariz bir şekilde karşı durmuşlardır.

 

Bu partilerin ve sözde liderlerinin “üst akıl” diye nitelediğimiz beynelmilel şer güçlerin bir aparatı olduğunu savunagelmiş birisi olarak bu teslim olmuşluğa şaşırdığımı söylersem yalan olur.

Açık ifade etmek gerekirse tam da böyle davranacaklarını öngörmüştüm ve bu benim için sürpriz olmadı.

 

İnanan insanların omuzlarına basarak elde ettikleri makamların, onlar için vazgeçilemez ve hatta “kutsal” mesabesinde olduğunu elbette biliyorum.

Bu meseleye dikkat çekmemin yegâne sebebi, bu kifayetsiz muhterisleri “bir şey” sanan safdillere, savundukları kişilerin gerçek yüzünü gösterebilmektir elbette.

Yoksa bunların, bütünüyle CHP’ye teslim olduklarını ve amaçladıkları şeylere ulaşabilmek için kutsallarını satmakla kalmayıp her türlü zillete boyun eğeceklerinden hiçbir zaman kuşku duymadım…   


CHP’ye teslim olan zillet ashabı

Hatırlarsınız, Ekim ayının başında Kemal Kılıçdaroğlu, muhafazakâr tabanı etkileyebilmek için başörtüsü ile ilgili kanun değişikliği konusunu gündeme getirmişti.

31.01.2023 09:36:00