AHMET TAŞTAN

CÖMERT VE CESUR İNSANA VEDA

Neylersin ölüm herkesin başında.                                                                       Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.(Cahit Sıtkı Tarancı)

Musalla taşının başucunda elinde mikrofon ile "Ali Kemal Tuna abiyi birkaç  kelime ile tanıt demiş olsalardı şu hadis-i şerifi söylemek yeterli olurdu, diyen Hoca Efendi, Sevgili Peygamberimiz buyurdu ki: "İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır."

Uzun yıllar önce tanıdığım muhterem ve muhteşem zat Ali Tuna Abi, şimdi bir tabutun içinde herkesin huzurunda son yolculuğuna çıkacak diye düşündüm. Daha önce bazı cenazelere katılmam gerekir diyerek katılamadığım olmuştu ama bu sefer mutlaka katılmalıydım.  ,,
İnsanlara hayrı dokunan bir insan... İnsandan anlayan bir kıymetti tabuttaki yolcu... 

Daha az önce, ikindi namazında safta gördüğüm eski bir dostum koluma girip Ali Kemal Abi bana: “Ticaret senin işin değil, al şu anahtarları, doğru yurdun başına geç, dediğini daha dün gibi hatırlıyorum diye zikretti. Aradan otuz yıl geçmiş. İnsan sarrafı bir insan göçtü bu diyardan.

Yurt dışında on yıl eğitim almış bir kardeşimizi de ailesi ile birlikte  Ürdün’e göndermişti büyük destekler vererek. "İlim sahibi ol, gel" demişti. 

Bir defasında da birinin elinden tutmuş “sana dükkan açalım, rızkını kendin kazan” demiş. Cesaret ve cömertliği bir adreste toplayan adam dünya defterinin yapraklarını sürüp yola revan oldu hüzünlü bir vakitte... 

Ani ölümler müslümanlara büyük acılar tattırsa da bazen gıpta edilecek hal oluyor, diye düşünmeden edemedim. Hastalanıp yatağa bağlı kalmak, evladına dahi muhtaç olmak ağır gelir eski ahlakla ahlaklanmış insanlara, diye duymuştum.

Kadim/eski tecrübe ile tanışmış bilge insanlar: "iki gün yatak, üçüncü gün toprak" duasına dururlar böyle hallerde.
O gün dönerken cenazeden dilinden şunlar döküldü: 
Bir iyi adamı daha uğurladık. Ölümün kıyısından dönüyoruz hayatın kargaşasına... Şahitiz ya Rabbi, insanların helal kazanmasına   vesile oluşuna...  Kiminin okumasına, kiminin  iş yeri açmasına, kiminin hayatını kazanmasına...  Şahidiz "insanlara hayrı dokunandır" sözünü yere düşürmediğine.  
Şahidiz hayatının her safhasında adım adım tatbik ettiğine yılmadan dimdik durduğuna. 

Dolayısıyla musalağa taşında yatan sadece bir insan değil; bir iyilik, bir güzellik, bir değer...Hayatımızda vardır böyle insanlar.  Gelirler sessizce, geçerler hüzünle... 
İsmi anıldığında aklınızda hep hayırları dolaşır. Onun için hayır dualar ederler.
 Değerini en çok bildiğimiz yer musallığa taşıdır belki. Musallığa taşında daha çok hatırlarız. Derinden derine bizim için, camiadaki insanlar için neler yaptığını böyle hissederiz. 
Bunları düşünmek için onun göçüp gitmesi mi gerekiyordu? Demeye gerek yok bana göre. Çünkü o güzel insan, Allah'ın bereketiyle iyilik yapmaya mecbur ve mahkumdu. Hamurunu iyilikle yoğrulmuştu Allah. 

Bir insana Allah iyilik yapma kabiliyeti vermişse ve o da bunu kullanmışsa sadece taşı gediğine koymuştur, gerisi lafı güzaf. Selam olsun güzel insanlara... Hayatımızda yer açalım onlara...
Öldükten sonra kıymetini bilmenin bir ehemmiyeti yok, demeyeceğim çünkü ölüm bile güzel insanların kıymetini bir kez daha hatırlatır bize. 
İçimizdeki güzelliği canlandırabilir bence. 
Bu günlerde güzel insanlar bir bir göçüp giderken düşüneceğimiz en büyük hakikat "ahiretteki hesap" olmalı. Bu yerin üstü kadar, altı da önemliymiş ve orada en çok pişmanlık varmış.


CÖMERT VE CESUR İNSANA VEDA

Neylersin ölüm herkesin başında.                                                                       Uyudun uyanamadın olacak. Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misali o musalla taşında.(Cahit Sıtkı Tarancı)

1.07.2022 09:30:00