MEHMET İSLAMOĞLU

Kendince Musa ve inananlar denizden geçemeyecek, ya boğulacaklar ya da askerlerinin kılıçlarıyla öleceklerdi . 

Ancak Allah’ı hesaba katmayanların hiç anlayamayacakları bir olay gerçekleşti . Allah cc Musa’ya elindeki asanı denize vur demişti . Deniz açıldı, yol oldu, Musa ve müminler o yoldan geçti. Firavun ve ordusu ise boğuldular . 

Bu olay Kuran’ı Kerim’de özetle şöyle anlatılır ;

“ Bunun üzerine Musa’ya: “Asanla denize vur” diye vahyettik. Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.

Ötekileri de buraya yaklaştırdık. Musa’yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk. Sonra ötekileri suda boğduk.

 Şüphesiz, bunda bir işaret/ delil vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Ve hiç şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.” (Şuara Suresi: 63-68) 

         Ayetlerin işaret ettiği anlam / anlamlar nelerdir diye düşündüğümüzde veya günümüze uyarladığımızda şunları söylemek mümkündür ;

         Düşünün, doğru yolda ilerliyorsunuz, hayatınızda İslam’ın belirlediği ilkeler var, elinizden geldiği kadar dikkat ediyorsunuz, dini hassasiyetiniz ileri seviyede . Ancak bazen önünüze bir deniz çıkar, iki seçenek olur ;  ya geçeceksiniz ya da boğulacaksınız . 

Mesela; Hz Peygamber sav’inde bahsettiği “ Başka bir gölgenin olmadığı kıyamet gününde Allah cc arşın gölgesinde gölgelendireceği yedi sınıf insan vardır . Bunlardan biri de “ Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit ” . 

Böyle bir olay başına geldiğinde, nefsine uyarsan denizde boğulursun, akibetin Firavun’un akibeti olur . Ancak nefsini yenersen denizi geçersin ve Musa olursun . 

Veya iyi bir mevkidesin, bir takım yetkilerin var. Birileri yanına gelip hediyeler (para, mal, servet, ev, araba vs) yani açıkçası rüşvet teklif ettiklerinde tavrın ne olur ? Paranın yüzü sıcaktır derler. O sıcaklık karşısında erir misin, yoksa cehennemin sıcaklığını / yakıcılığını düşünüp tereddüt etmeden reddeder misin ? 

Ya da Allah cc yürü ya kulum dedi . Eline para geçti, zengin oldun . Daha önce kıldığın namazı aynı huşu ile mi kılarsın yoksa iş yoğunluğu yüzünden namazdan kaytarmaya mı başlarsın ? Zekatı verme konusunda şeytan seni zayıf noktandan mı yakalar ? Muhtaçlara, yetimlere yardım etmede daha önce eleştirdiğin zenginlerin dediği gibi “ yahu ben bu parayı yolda bulmadım ” mı dersin ? 

Faiz bir dönem senin için haram iken, iş insanı olduktan sonra “ bu 

devirde faizsiz de olmaz ” diyenlerden mi olursun ? Hakeza içki her kötülüğün anasıdır inancında iken, iş gereği toplantılarında, görüşmelerinde “ bir yudumdan da bir şey olmaz canım ” mı dersin ? 

         Bir zamanlar işçi iken patrona kızardın, hakkımızı vermiyor, bir gün izin alıyoruz iki günlük yevmiyeyi kesiyor, askeri ücretten çalıştırıyor, köle gibi muamele ediyor derdin . Sonra sen patron oldun, o patronundan farkın oldu mu ? Denizi geçen mi oldun boğulan mı ? 

         Bir taraftan camiye gittiğinde çok iyi müslüman görüntüsü verirken, dışarı çıktığında, sokakta, pazarda, alışverişte, akrabalıkta, komşulukta, işyerinde Müslüman değilmiş gibi mi davrandın/ davranırsın ? Onu dolandırayım, buna yalan konuşayım, diğerini nasıl kandırayım, malına nasıl çökeyim, parasını nasıl gasp edeyim, hesapları içinde misin ? Nefsin tüm bunları deniz gibi önüne çıkardığında tavrın ne oluyor ? Geçen mi denizde boğulan mı ? 

         Toplumla beraberken günaha, harama oldukça mesafeli iken, takva sahibi profili çiziyorken yalnız başına kaldığındaki duruşun nasıl ? Gözün, kulağın, ellerin, ayakların ne yapıyor ? Nefsinin emrettiği kötülüklerde mi boğuluyorsun yoksa Allah cc her halükarda beni görüyor deyip denizi takva sandalıyla mı geçiyorsun . 

         Boşandığında eski eşini rahatsız edip daraltıyor musun ? Günyüzü gösteriyor musun ? Veya evini basıp hem onu hem ailesinden bir iki kişiyi öldürüyor musun ? (Şiddetin her türlüsü kötüdür, cinayetler ise daha kötüdür) Yoksa o yoluna ben yoluma mı diyorsun ? Allah cc “ Boşama iki keredir. Her ikisinden sonra ya iyilikle evlilik içinde tutmak veya güzellikle serbest bırakmak gerekir.” Bakara 229 . derken sen Allah’a mı kulak veriyorsun, şeytana yada nefsine mi ? Deniz gibi kaplamış hırsına mı yeniliyorsun, o hırs denizinde mi boğuluyorsun ? Yoksa denizi bir baştan başa aşmanın kulaçlarını mı atıyorsun ? 

         Evet, bu örnekler çoğaltılabilir . Hepimiz şapkamızı önümüze koymalıyız . Muhasebemizi yapmalıyız . Bir imtihan, sıkıntı, musibet, günah, haram, kötülük gibi durumla karşılaştığımızda ne yapıyoruz ? Nasıl bir duruş sergiliyoruz ? Sabırla, teenni ile ya da en az zararla kurtulmaya mı çalışıyoruz ? Yoksa zaten battı balık yan gidere mi bağlıyoruz işi ? Özetle denizi geçebiliyor muyuz ?

         Allah cc yardımcımız olsun…


DENİZİ GEÇEN MİSİN BOĞULAN MI ?

Hz Musa as ile Firavun ve ordusu arasında geçen denizi geçme / boğulma olayını bilirsiniz.Firavun, Hz Musa’yı ve ona inananları yeryüzünden silmek için son hamlesini yapmıştı.Musa’nın peşine takıldı, deniz önünde onu sıkıştırdı.

6.11.2024 11:57:00