MAHMUT MACİT

DİNİ-DAR İÇİ BOŞALMIŞ İNSAN

     Hayatı dolu dolu yaşama özgürlüğünde olan, günümüz insanı, ruhunu nasıl boşalttığının farkına ne zaman varacak bilinmez. Modern maddeci yaşamın kollarında, kutsallık adına neyi varsa sonuna kadar tüketirken, ruhunu pas geçen, boğazına kadar çamura batmayı medeniyet zanneden bir insan tipi çıkıyor karşımıza…
     Varoluş gayesinden uzaklaştıkça yalnızlaşan, yozlaşan, gaflete düşen, ışık hızıyla sona doğru sürüklenen insan neslinin hazin hikâyesi ile irkiliyoruz…
     Makam, marka derdine düşüp, kasası, deposu, midesi doldukça, içi kalbi,zihni ve ruhu boşalan, basireti bağlanan, iradesi kaybolan, değerleri yozlaşan insanoğlu, "fe eyne tezhebun"(nereye gidiyorsunuz?)
     Yaşamak, hayatta kalmak için yemesi gerektiğini unutup, yemek için yaşamaya dalan, hayatı boğaz ve bağırsaktan ibaret zanneden, dışını güzelleştirdikçe içini boşalıp çirkinleştiren, neslini hızla tüketen, okyanusu unutup,  daldığı akvaryum suyunun kirliliğini fark edemeyen, gaflete düşmüş, çok eğitimli, çok kültürlü, çok başarılı lakin kokusuz yapay çiçek, her şeye boş verip, boş ,gereksiz işlerle uğraşan, yüz kilo keçi boynuzu pekmezi yemiş amma, ağzında bir gram dünya tadından başka tat olmayan zavallı...
     Makamlar, markalar, rozetler, kariyerler, yaşam standartları pik yaparken, karakterler dibe dalıyor, şahsiyetler aşınıyor…Ne yazık ki Eşrefi mahlukattan, esfeli safiline doğru bir yıldız gibi kayıyor insan... 
     Dört bir koldan saldırı projeleri ile İslam’ın içini boşaltma operasyonları devam ediyor…Ruhu yok edilen, geriye sadece nostaljik ve seremonik ritüelleri bırakılmış bir dini darlık, parıltılı kuyumcu tezgahlarında servis ediliyor. Özü örselenmiş, nefse hoş gelen, riya kokan, dindarlık pirim yapıyor. Rıza-i İlahi’nin pas geçildiği hazin günlerden geçiyoruz…
     Öz unutuluyor…İslam’ın aslı ve asaleti rafa kaldırılıyor. İslam’ın değer dinamiklerinden uzaklaştıkça hassasiyetler azalıyor, Müslümanı Müslüman yapan cevherler de hayatlardan hızla çekiliyor…Özden koparıldığı için, samimiyetini yitiren, her türlü istismara açık, güven den uzak, kaygı veren insanlar ortaya çıkıyor...
     Mutlak teslimiyetin yerini şüphe, ilahi olanın beşerileştirilmesi, ibadetlerin adete tebdili, inancın felsefileştirilmesi, ruhun psikolojiye indirgenmesi, dinî mubinin ideolojileştirilmesi ya da vicdanlara hapsedilerek sadece cenaze törenlerinde ortaya çıkarılması gafletiyle, İslam'ın usul ve ilhamından yoksun, İslamsız bir İslam’a ikna edilmeye çalışılarak, pek çok şey asli mecrasından ve manasından koparılıyor...
     Hakikatin kefenlenmesi çoktan bitmiş ve üzeri toprakla örtülme aşamasına geçilmiştir.
     Din adeta magazinleştirilerek, ruhumuz yok edildi, pusulamız kayboldu rotamızdan çıkarıldık, rüzgârımız kesildi, sersemledik sendeledik, sürüklendik ne saygınlığımız kaldı ne de İslam'ı temsil ve tebliğ yeterliliğimiz…
     Taklidi iman, şuursuz ibadetler, samimiyetsiz ameller, hikmetsiz toplantılar, irfansız ilimler, kokuşmuş ortamlar, hayasız yaşamlar, erdemsiz, kazanımlar, takvasız tavırlar, ruhsuz oluşumlar velhasıl bir yetim kalmışlık, bir öksüzlük bizimkisi...
     Sapasağlam, Nasuh tövbe ile içe yönelmemiz gerekiyor, sil baştan Vahye kulak kesilip,kendimizden başlayarak ferdi bir inşa, zihni bir ıslah, akli bir arınma acilen başlatılmalıdır…
     Sadra şifa vermeyen edebiyat kokulu cümleler, nutuk ve sloganlardan öteye geçip, inandığımız ulvi değerlerden aldığımız ilhamı, pratize ile bil fiil ortaya koyarak teşhir etmemiz gerekmektedir.
     Derhal içi boşaltılmış ruhlarımızı, zihinlerimizi yuvalarımızı, kalplerimizi, kurumlarımızı, kavramlarımızı, kardeşliğimizi, kulluğumuzu, gözden geçirerek hesaba çekilmeden önce kendi kendimizi hesaba çekmemiz gerekiyor. Bozulan fıtri ayarlarımızı orijinal yazılım kodlarına döndürmekten başka çaremiz yok. Tüm bozulma ve çürümelere artık dur demenin zamanı gelmedi mi?
     İçi boşaltılmış tüm kavramlarımızı doğru bir şekilde tanımlayıp, altını kalınca çizmek suretiyle kavrayarak öze ulaşmak icbaridir.
     Dindar geçinip dinin içini boşaltmaktan, farklılıklarımızda  boğulmaktan, klişeleşmiş parti merasimlerinden sıyrılarak hakikatin peşinden koşup kaliteye ulaşmak zorundayız.
     Başımızı ellerinizin arasına alarak, neleri kazanıp neleri kaybettiğimizi muhasebe etmeliyiz.
     Eyvallah, ama nasıl?
     Estağfirullah, La ilahe illallah, Hoş geldin ya şehr-i Ramazan ile yeniden ayağa kalkarak , dünyanın bir oyun ve eğlenceden ibaret olup, ahiretin ise daha kalıcı ve ebedi olduğunu hatırlayıp ukbaya yönelerek, Rasulullahın rol modelliği ve O’nun sünnet disipline sımsıkı tutunarak başaracağız inşallah. Selam ve dua ile
 


DİNİ-DAR İÇİ BOŞALMIŞ İNSAN

Hayatı dolu dolu yaşama özgürlüğünde olan, günümüz insanı, ruhunu nasıl boşalttığının farkına ne zaman varacak bilinmez.

1.04.2022 09:55:00