Bu kentte ve Türkiye’nin dört bir yanında çevreyi tehdit eden çok sayıda proje gündeme geldi.
Bir bölümü hayata geçmedi, bazıları yargıdan döndü.
Bursa’nın son 20 yılına baktığımızda çevreyi en çok tehdit edecek projelerin başında DOSAB Termik Santrali geliyordu.
10 yıl önce bir grup iş insanı, Bursa’nın orta yerine yüzlerce ton kömürün yakılacağı termik santral kurmak istiyorlardı.
O günleri hatırlayan okuyucularımız, termik santrale karşı çevre derneklerinin, meslek odalarının ve vatandaşın büyük bir mücadele verdiğini de unutmamıştır.
Biz de gazeteci kimliğimizle hem televizyon programlarında hem de gazete sayfalarında çevrecilerin mücadelesine el vermiş, termik santralin çevreye olan zararlarını aylarca süren yayınlarla kamuoyuna aktarmıştık.
Neticede kamuoyu baskısı sonuç vermiş ve termik santral yargıdan dönmüştü.
Eğer o gün Demirtaş’a termik santral kurulmuş olsaydı, kentin diğer bölgelerindeki OSB’ler de bu zehir saçacak yatırıma yönelecek, milyonlarca Bursalı adeta zehir soluyacaktı.
Bayram değil seyran değil, yıllar sonra bu konuya neden değiniyorum?
Bugün yaşadığımız en büyük sorunlarından biri nedir?
Kuraklık, susuzluk ve çevre kirliliği değil mi?
Barajlarda su kalmadığı için planlı su kesintileri sürüyor ve susuzluğun ne zaman biteceğini kimse bilmiyor.
Ancak mesele sadece çevre değil.
Konunun bir diğer yönü de şu:
Eğer o gün termik santral kurmak isteyen iş insanları, bu tehlikeli girişimlerinde başarılı olsalardı, onlar da zararlı çıkacaklardı.
Yani kendi bacaklarına kurşun sıkacaklardı.
Çünkü 2050 yılına kadar sera gazı emisyonunu sıfırlamayı amaçlayan Yeşil Mutabakat gereği, Avrupa Birliği ülkelerine ihracat yapacak olan sanayiciler, çevreci üretim yapmak zorundalar.
Aksi halde, karbon vergisi ödeyecekler ve zaten normal şartlarda rekabet edemeyen ihracatçı karbon vergisi nedeniyle ihracat yapamayacak duruma gelecekti.
Yani milyonlarca dolara mal olacak termik santral hem verimsiz bir yatırım olacağı için ellerinde patlayacak hem de çevreye zararlı üretim yapacakları için ihracat yapamayacak duruma geleceklerdi.
İşte bu konuyu dün televizyon programıma konuk olan Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Çevre Mühendisleri Odası eski Başkanı Doç. Dr. Efsun Dindar ile konuştuk.

Termik santral karşıtı mücadelede ön safta yer alan Dindar, “Termik santral kurmak isteyenler, santrale karşı olanlara teşekkür etmeli” dedi.
Hasılı termikçilerin hem bu kente bir özür hem de çevrecilere bir teşekkür borcu var.
MUSTAFA ÖZDAL