23 Aralık 2023. Dedesinin şefkat dolu kollarında ruhunu Allah’a teslim etmiş, yanağı yaralı, saçları top top yapılmış küçümencik bir kız çocuğu Rim'in doğum günü anısına.
“Gazze’de gökten bombalar yağarken şöyle, dünyaya yan gözüyle bakıp ‘ne oluyor?’ demiş çocuğun gözüne yerleştim ve ben artık dünyayı o çocuğun gözlerinden izliyorum” diyen ünlü çevirmen hanım senemize yeni bir gün ismi hediye etti.
Bugüne kadar kendisini duymadığımız, bilmediğimiz bu hanımefendi öyle güzel cümleler sarf etti ki sosyal medyada, her mecrada paylaşıldı. “Demek ki yeryüzünde işgal edilmemiş bir toprak parçası Gazze imiş” cümlesi sanırım hafızalardaki yerini her daim muhafaza edecek. Ve Dünya Şehit Çocuklar Günü” ibaresini de dedesinin, Rim’in soğumuş cesedini temizlerken izlediğimiz, göz kapaklarını aralayıp göz bebeklerine bir buse konduran ve arkasından “ruhumun ruhu” dediği torununun doğum günü 23 Aralık anısına tespit etmişler
Evet, küçük torununun şahsında bütün Gazze’de şehit olan çocuklar için bir gün tayin edilmesi oldukça anlamlı. O çocuklar dünyaya kim bilir ne güzellikler, ne iyilikler getirecekti de daha birer gonca haldeyken kopardılar hayattan ve toprağa düşürdüler onları. İnsan, zalimi tanıyor da zalimin zalimi diyebileceği kişileri böyle mazlumlara karşı yaptığı zulümle tanıyabiliyor. Bu masum yavruların hayat hakkını dikkate almadan bombardıman yapan zalim İsrail, insanoğlunun yüreğindeki çocuk sevgisini asla yok edemeyecek.
Ben de o dedenin torununu sevişini gördüm, içim yandı kavruldu. Torun sevgisi yaşamış babamdan bilirim. Bin bir sıkıntı görmüş, mahrumiyetler içinde yaşamış, hayatın lezzetini torunlarında görebilen bir dedenin acısı ve o acıya rağmen metaneti, çocuklarının teslimiyeti, dünyadaki birçok insanın da yüreğini yumuşatmış hatta gözyaşlarını da sel etmişti.
Ateş düştüğü yeri yakarmış. Bugün 12 şehidimiz Rabbine kavuştu uhrevi alemde. Askere gönderilen evlatların şehadet haberi insanı üzse de bir şehit annesi olmanın verdiği gururu da yaşar insan. Acı yüreğimizi dağlarken Allah gani gani sabır nasip etsin. Lakin bu masum yavruların şehadetleri karşısında, insanın acısı yüreğini ve bütün bedenini kaplıyor. Yetimlere, öksüzlere, çocuklara, hastalara, zayıf bırakılmış kadınlara karşı insanın kalbinde merhamet yoksa o sadece kan pompalayan bir taş taşıyor kaburgasının altında.
Şehit çocukların bu dünyaya neler bıraktığını ve nasıl bir tesir ortaya koyacağını, bir zaman sonra belki daha iyi anlayacağız. Rabbü’l- âlemin şehitler için “Allah yolunda öldürülenlere, “ölüler” demeyin, onlar diridirler fakat siz anlamazsınız” beyanı ne kadar büyük bir hakikati haykırdığını bir kez daha yaşıyoruz.
Tohum misali, toprağa düşen ufacık bedenler, görenlerin, dinleyenlerin yüreklerinde nasıl bir heyecan meydana getiriyor? Nasıl bir hakikat arayışı meydana getiriyor? Yine ekranlardan izliyoruz. Evet, üzülüyoruz şehitlerimize... üzülüyoruz can kayıplarımıza... üzülüyoruz acı çeken insanları gördükçe... Fakat bir hakikate uyanmak “bu kadar mı zordu?” diye de soruyoruz kendimize. Bir hakikati kavramak, bu kadar zahmetli miydi?
Rim ve kardeşi Tarık, şehit olmuş, dedesi onları yan yana uzatıp tozunu toprağını silerken yüzünden o cennet çiçeği yavrunun yanağındaki kan lekesi, bize unutulmaz bir hatıra oldu. Şimdi kim yanaklarına böyle bir yara izi yapsa, “acaba o tatlı yavrunun acısını mı paylaşıyor yüreğinde?” diyesim geliyor.
Şehitleri her zaman gönlümüzün baş tacı yapmamız, şehadete olan özlemi her daim taze tutmamız, vatanımızı korumak için elzemdir. Çünkü din için, vatan için, bayrak için toprağa düşmeyi göze alamaz isek mücadele etmeyi bilemeyiz. Kendi zevk ve keyifleri için modernist kafaların yorumlarıyla hayata bakanlar için en esaslı tedbir olacaktır. Nasıl ki şubat ayı için “şehitler ayı” diyebiliyorsak artık Dünya Çocuklar Günü kelimesinin arasına “şehit” kelimesini de ekliyor ve tarihten bugüne kadar İslam için mücadele eden bu masum adlarının unutulmadığını ilan ediyoruz