Mehmed Akif ASLAN

Gitmek, gidilen yerin kıymetine göre önem kazanan çok yönlü bir kelimedir. Biz insanların aklında genelde olumsuz bir yeri vardır. Çünkü gidişler hep bir yanımızı yarım bırakır diye düşünürüz. Bunun sebebi de yola ve yolcuya olan sevgimizin dozudur aslında. Yoksa yarım kalmak için tam olmak gerekir. Tam olacaksın ki senin yarını bölüp alıp götürebilsinler. Ama ben gitmeye bu açıdan bakmıyorum. 


Şöyle bir düşünelim, en son kimin huyuna, kimin zor zamanında yanına, kimin hayrına gittin. Bu gidemediğimiz yolların yerini burnumuzun dikine, başkalarının zoruna gitmeye çalışarak gidermeye çalışıyoruz. Yolun başında da dediğimiz gibi gidilen yola göre yol da kıymetlenir yolcu da. 


Doğumumuzun ardından ölüme doğru koşarak ilerlediğimiz bu hayata dalıp gidiyoruz. Hangimiz yüzme bilip bilmediğini sorguluyor. Hayat bu evlat, dalıp gidilir mi hiç! Allah korusun boğulursun da bir can simidi atanın olmaz. Ya da zamanında huyuna gittiklerin yetişir imdadına kim bilir! Dalmadan önce evvela suyu ve kendimizi kirlerden arındıralım. Boğulmaya başladığımızda bize can simidi olacak insanlar kazanmaya çalışalım. Yoksa vay halimize.


Eyvah! Bir gün de yeni bir yangın haberi ile karşılaşmayalım. Peki, alevleri gören biz neden yangına körükle gidiyoruz. Hani gitmek eylemi huyuna ya da suyuna belki biraz da hoşunaydı. Körüklediklerimiz yangının şiddetini artırmaktan başka ne işi yarar ki! Gitmemeliyim. Yangına giderken körük değil samimiyet taşımalıyım. Su olmalıyım ya da ıslak bir battaniye ama körükten uzak durmalıyım. 


Düşünmek pek kıymetli bir meziyet! Kuruyemiş dükkânı gibi olan kâinatın çekirdeği olan Dünya’da düşünebilen, akledebilen, irade sahibi üç canlı var: İnsan, Cin ve Şeytan. Milyonlarca canlıyı barındıran bu kâinatın içerisinde düşünebilen irade sahibi biz insanların peki ne yapması gerekiyor? Kâinatı yaratan ve sanatı ile donatan Allah’ın verdiği bu irade, başıboş bırakılmadı ki! Çok güzel bir pusulamız var. Pusulanın gösterdiği yolu yol bildiğimiz de ne yol şaşar yolundan ne de yolcu.


Gitmek dedik ya hasbihalimizin başında, işte o gitmek kelimesinin gereğini yerine getirirken tek ve nihai pusulamız olan Kur’an-ı Kerim’i rehber edinmeliyiz. Çünkü o pusula ki huyuna git, doğru git, dürüst git, çalmadan günaha bulaşmadan git diyor. Yangına körükle gitme diyor. İnsanların zor zamanlarında hayrına git diyor. Başının dikine gitme diyor! 


Velhasıl şuan senin de şöyle bir gidişlerini gözden geçirdiğini düşünüyorum. Sahi en son ne zaman yanımızda yakınımızda yer alan insanların gönül kapısının önüne gittik. Bambaşka bir kapı mübarek. Çaldığında kimi zaman hemen buyur edilirsin kimi zaman bazı engellerle karşılaşsan da yine de o engelleri aşar içeriye girersin. 
Gönül kapılarını ısrarla çalmaktan vazgeçmeyip pusulamızı bir an olsun yanımızdan ayırmamak temennisi ile. Esen kalın dostlarım…


EN SON NE ZAMAN GİTTİN ?

Gitmek, gidilen yerin kıymetine göre önem kazanan çok yönlü bir kelimedir. Biz insanların aklında genelde olumsuz bir yeri vardır. Çünkü gidişler hep bir yanımızı yarım bırakır diye düşünürüz.

24.10.2020 23:18:00