Mustafa Özdal

Geçen hafta çekilen bir fotoğraf karesi, ülkenin içinde bulunduğu kaotik siyasi iklime meydan okuyordu adeta.

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı İzzettin Küçük’ün evladının düğün töreninden söz ediyorum.

Düğün iktidar ile muhalefeti bir araya getirmişti.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, AK Parti Artvin Milletvekili Faruk Çelik, CHP’li Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan ve Bursa Valisi  Erol Ayyıldız…

 

 

Kuşkusuz bu isimlerin bir araya gelmesinde  vali olarak görev yaptığı yıllarda Bursa’da iz bırakan, 15 Temmuz gecesinin kahramanı İzzettin Küçük’ün insani ilişkilerinin payı büyük.

Ancak hatırlayın, Gelecek Partisi’nde siyasete girdikten sonra, trafik kazası geçiren Küçük’e yardım eden kamu görevlilerinin başı derde girmişti. 

İşte o hadiseden sonra iktidar partisinin üst düzey temsilcilerinin Küçük’ü bu mutlu gününde yalnız bırakmaması, çok anlamlı ve değerli.

Nitekim siyaset ne bir intikam aracı ne de toplumu kutuplaştıran bir mekanizma olmalı.

Aksine tüm farklılıklara rağmen, toplumun ihtiyaçlarını karşılayan, sorunları çözen bir uzlaşıya hizmet etmeli. 

Bu nedenle o gece orada olan iktidar partisi mensupları Efkan Ala’ya, Faruk Çelik’e ve Davut Gürkan’a teşekkür etmek gerekir, yumrukların sıkıldığı siyasi ortamı biraz da olsa yumuşattıkları için.

 

 

İzzetin Küçük, geçen hafta da Kanal 16’da canlı yayın konuğumdu.

Programdan sonra sohbet ettik.

Emekli olmasına rağmen Bursa’dan ayrılmamış ve ailesiyle birlikte bu kentte yaşamaya devam ediyormuş.

Üst satırlarda da belirttiğim gibi Bursa’da iz bırakan valilerdendi Küçük. 

Düne kadar kamu görevlisi olarak  hizmet ediyordu Bursa’ya, bugün ise birikimlerini siyasete taşıyarak topluma hizmet ediyor.

Temiz, ilkeli ve şeffaf siyaset adına İzzettin Küçük’ün köşesine çekilmemesi kent adına kazançtır. 

 

Kılıçdaroğlu kime hizmet ediyor?

 

CHP’nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine yönelik eleştirilere yanıt vermiş. 

Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını okudum.

Sonra bir kez daha okudum. 

Laf kalabalığı dışında başka bir şey bulamadım.

Meselenin etrafında gezinerek tonla söz söylemiş ama bir tek şunu söylememiş:

“Partimin kurultayının şaibeli olduğuna kata ve asla inanmıyorum.”

Ne ki işin esası aslında bu da değil.

Kurultayın şaibeli olduğunu iddia edenlerin tamamı Kılıçdaroğlu’na yakın isimler.

Yani eğer CHP kurultayı yargı kararıyla iptal olacaksa, bunun sorumluları, savcılıklara koşa koşa ifadeye vermeye giden Kılıçdaroğlu destekçileridir.

Var mı Kılıçdaroğlu’nun buna söyleyeceği bir sözü?

 

 

Büyüme rakamları üzerine 

 

Geçen hafta Türkiye’nin ilk çeyrek büyüme rakamları açıklandı.

Buna göre ilk çeyrekte yüzde 2 büyümüşüz.

Geçen yıllardaki büyüme rakamlarına şöyle bir göz attım.

Mesela 2021’de ilk çeyrekte 7,3, ikinci çeyrekte 21,9, üçüncü çeyrekte 7,5, dördüncü çeyrekte ise 9,1 büyümüş Türkiye ekonomisi.

Kuşkusuz 2021 ve 2025’in şartları farklı.

Ancak 2021’e göre yaklaşık 4 kat gerileme, ekonominin geldiği noktayı göstermiyor mu?

Diğer yandan sanayinin ve tarımın milli gelir içindeki payı da çok şey anlatıyor. 

TÜİK verisine göre sanayinin payı yüzde 19’a, tarımın payı yüzde 2’ye düşmüş.

Yani ekonominin büyük bölümü hizmet sektörüne ait.

İşsizlik oranı da uzun zamandan bu yana ilk kez arttı.

Ancak bu noktada önemli bir detayın altını çizelim.

TÜİK, işsizlik oranlarını şu yöntemle belirliyor:

15 yaşından büyük olup, son 3 ayda iş arayan ve 15 gün içinde işe başlayabilecek durumda olanların, toplam iş gücüne bölünmesiyle elde edilen oran.

Yani, işsizlik oranının belirlenmesinde, işsiz olup da Türkiye İş Kurumu’na başvurmayanlar dikkate alınmıyor. 

İşte bu nedenle TÜİK’in açıkladığı manşet işsizliktir.

Oysa birçok ekonomist, geniş tanımlı işsizlerin oranının yüzde 30’lar civarında olduğunu söylüyor ki, asıl bu oranı dikkate almamız gerekir. 

 

Yeni Şafak bile isyan ediyorsa…

 

Tüm aklı başında ekonomistler, ülkemizde dört başı mamur bir stagflasyon yaşandığını söylüyor. 

Yani bir ülke ekonomisi için en kötü senaryo olan, durgun ekonomide bile maalesef  fiyatlar artıyor. 

Aslında bunu sadece ekonomistler değil artık iktidara yakın medya da yüksek sesle söylemeye başladı.

İşte Yeni Şafak’ın o çok konuşulan manşeti.

 

 

“Faiz arttı, üretim düştü sanayi duruyor” diyen Yeni Şafak, ekonomide rasyonel çöküşün olduğunu da ekliyor.

Bu manşet aslında 2 yıldan bu yana süren Mehmet Şimşek politikalarının iflasının resmi değil midir?

 


Eski valinin düğününe siyaset üstü buluşma

...

2.06.2025 16:58:00