"Ama insan, Rabbi onu varlıkla sınayıp da kendisine ikramda bulunduğu ve bol bol nimetler verdiği zaman: “Rabbim beni şerefli kıldı” der. Buna karşılık onu darlıkla sınayıp da rızkını kısıverince: “Rabbim bana ihanet etti” der.(Fecr,15,16).
İnsanoğlu, kendisini yoktan var eden, çeşit çeşit nimetler veren Allah'a karşı nankörlük yaptığına göre insanlara karşı da yapacaktır, demektir.
Ancak bu istenilen ve övülen bir durum değildir. Ayet insanların bu durumunu övmüyor tam tersine kötü bir hal olduğunu dile getirmektedir.
Bizim kültürümüzde de nankörlük hiç tasvip edilmemiştir. Hani şöyle bir hikaye vardır. Hocaları talebelerine her gün tatlı üzüm ikram ederlermiş Nasıl olduysa bir gün üzüm ekşi çıkmış. Ama talebeler üzümü yerken gülümseyerek yemişler.Hocaları üzümün ekşi olduğunu fark edince öğrencilere:
" Yavrularım. Madem üzüm ekşiydi .Üzümü yerken yüzünüzü neden ekşitmediniz?" diye sorunca, öğrenciler şöyle cevap vermişler: "Hocam! Yıllardır tatlı üzüm yedik. Bir gün ekşi çıktı diye yüzümüzü size karşı ekşitmek yakışır mı?
İşte böyle nankör olmayan insanlara ihtiyaç vardır.
Sanırım günümüzde en büyük nankörlük Erdoğan'a yapılan nankörlüktür.
Yoksa " VEFA" sadece İstanbul'da bir semt adı mı kalacaktı?
-Hani dava diyordunuz.
-Hani dik durma eğilme bu millet seninle diyordunuz.
-Hani pazara kadar değil, mezara kadardı.
-Hani Necip Fazıl' dan şu cümleleri aktarıyordunuz: "Kim var diye seslenince, sağına, soluna bakmadan, ben varım diyenler..."
Neredesiniz, göremiyorum yoksa dağıldınız mı?
Okçular tepesindekiler! Sizler neredesiniz? Yoksa aşağıdaki ganimetlere mi koştunuz?
Yoksa bir zamanların menfaatçı kesimlerin sloganı olan " Biz dolmuş beklemeyiz, gelene bineriz" anlayışı tekrar geri mi geldi?