Nihat Nasır

İyice Zıvanadan Çıktı

 

Son üç ayda Erdoğan ve AK Parti fevkalade bir psikolojik üstünlük yakaladı.

Cumhurbaşkanının birbiri ardına sıraladığı müjdeler bu gelişmenin ana sebebi kuşkusuz.

Erdoğan’ın memleket için, vatandaş için sıraladığı, ayakları yere basan projelerin her birisi bu sebepleri oluşturan yegâne merkez konumunda.

Vatandaşlar, bu gerçeği görüp hakkını teslim ettiği için tavrını belli etmekten çekinmiyor ve bu da doğal olarak bahsini ettiğimiz psikolojik üstünlüğün kök salmasını sağlıyor.

 

Geçtiğimiz hafta Sayın Cumhurbaşkanı, partisinin çok iyi hazırlanmış programını deklere etti.

‘Türkiye Yüzyılı’ndan söz ediyorum.

Çok etkileyici olduğunu muhalifler bile kabul etmek zorunda kaldı ki, gerçekten fevkalade bir cazibeye sahipti.

Ardından Bursa Gemlik’te Togg’un ana kampüsünün açılışı gerçekleştirildi.

‘Muhteşem’ diye rahatlıkla niteleyebileceğimiz tarihi bir hadise söz konusuydu.

 

İşte, bütün bu gelişmeler AK Partinin yakaladığı psikolojik üstünlüğü perçinlemekle kalmıyor, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefetin bütün unsurlarının dengelerini de altüst ediyordu.

Bu gerçeği, fondaş medyanın ve fanatik taraftarların akıl almaz bir tezvirata başvurmuş olmalarından rahatlıkla anlayabiliyoruz. Öyle ki, bütün bu olumlu gelişmelerin başkahramanı olan Erdoğan’a yönelik düşmanlıkları, bu cenahı Türkiye aleyhtarlığına bile sürüklemiş durumda.

 

Hepsinin topyekûn dengesi bozulmuş durumda.

Yalnız biri var ki, hepten şirazeden çıkmış görünüyor.

Tabii ki, Kılıçdaroğlu’ndan söz ediyorum.

Üst üste aldığı bu darbelerin neticesinde Bay Kemal, dengesini tamamen yitirdi ve ipe sapa gelmez iftiralarla karşı saldırıya geçti.

En son, devleti ve kurumlarını ‘uyuşturucu ticareti’ ile suçladı ki, sözün bittiği yerdi.

 

Mütemadiyen kan kaybeden ve bu nedenle de gözünü karartan Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamada “Uyuşturucu paralarını Türkiye'nin cari açığının finansmanında kullandılar…” diyerek , ‘yok artık’ dedirtecek bir noktaya geldiğini cümle âleme gösterirken, aslında doğrudan doğruya devleti hedef gösterdiğinin sanırım farkında bile değildi.

Bu akıl almaz suçlama üzerine Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü kurumsal olarak suç duyurusunda bulundular.

 

Düşünün, bu memleketin ana muhalefet partisinin başındaki şahıs, ortaya hiçbir belge koymadan direkt devletin en hassas kurumlarını hedef alabiliyor.

Geçen hafta da dikkat çekmiştik.

“Kılıçdaroğlu’nun ‘kimyasal silah’ iftirasına suskun kalmasının çok habis bir manası var” diye…

Bu meselede de öyle.

Türkiye’yi, doğrudan doğruya ‘iyi saatte olsunlar’ın hedef tahtasına koyuyor.

Umuyor ve bekliyor ki, uluslararası camiada Türkiye’ye yönelik bir suçlamalar silsilesi başlasın ve bunun neticesinde Erdoğan zor duruma düşsün!

Bu mudur?

Evet, tastamam budur!

 

Bu herifin tıyneti bütün bu süfli şeyleri kaldırmaya müsait ne yazık ki…

Kendisini var eden güçlere öylesine bir adanmışlık içerisinde ki, tarihe kapkara harflerle yazılacak olan bir kötülüğün öznesi olmaktan çekinmiyor.

 

Bana öyle geliyor ki, taammüden işlediği bütün bu cürümler sonuç vermezse eğer, ‘canlı bomba’ bile olmayı göze alabilir.

Yapar mı yapar!   


İyice Zıvanadan Çıktı

Son üç ayda Erdoğan ve AK Parti fevkalade bir psikolojik üstünlük yakaladı.

4.11.2022 14:40:00