AHMET TAŞTAN

Kitaba uyanlar...
Kitabına uyduranlar...
Kitabı uyduranlar...
Kitapsızlar...

Kitap üzerine söylenmiş bu sözler insana bir takım düşünceler üflüyor. Kitap; kanun, yönetmelik, kural, töre, gelenek vb. diyebileceğiniz şeylerdir, diye bir tanım cümlesi kurabiliriz.

Bir toplum kitap sahibi/yazılı metin sahibi ise; yani uyulması gereken kuralları var ise bir tertip bir düzen içerisindedir, denilebilir. Bozuk saat bile günde en az iki defa doğruyu gösterir kuralından yola çıkarak diyebiliriz ki bir şekilde kitaba sahip olan toplum, kitapsız toplumlardan daha iyidir.

Yukarıdaki cümleleri açıklamak gerekirse: Kitaba uyanlar, hayatının her safhasında inancını rehber edinenlerdir. Yani samimi müminlerdir.  Böyle kişiler siyaset, ekonomi, eğitim, sosyal ilişkiler ve eğlence konusundaki tüm tercihlerini, velhasıl her şeyi, Allah’ın kitabına göre yapmaya çalışanlardır. En azından Rabbimizin rızasını gözetirler. Elinde yetki ve güç olduğu müddetçe kitaba, harfi harfine uyar. Bilir ki kitabın sahibi mükafatı bol olan Rahmandır.

Kitabına uyduranlar; dört dörtlük münafıklardır. Bunlar samimi olmayı sevmezler. Kazançlı olmayı severler, işi raconuna göre yapmayı bilirler ve her daim ayakları üzerine düşmeyi isterler. Kazanmak onlar için bir numaralı vazifedir.

Kitabı uyduranlar ise Yahudi ve Hristiyanlardır. Allah’ın indirmiş olduğu vahyin hakikatini unutmuşlardır. Peygamberlere akıl almaz eziyet etmiş ve sıkıntı vermiş Yahudi milleti, resullerin getirmiş oldukları ayetleri unutmuşlar. Sonraki dönemlerde kendi kafalarına, heva ve heveslerine göre tekrar yazmışlar, yorumlamışlar. Bunları Allah’ın ayetleri diye yalanla mühürlemişler. Bu sebeple insanları yanlış yola sevk etmişler hem de kitap üzerinden. Allah’a kulluk yapmaya zorlananlar hatta inkar edenler, uydurup uydurup yazılan bu kitapları elleriyle yazanların hevalarını Tanrı edilmişlerdir, demek mümkündür.

Kitapsızlar... Gerçekten böyle insanları görünce de kitap sızlar. İnsanlara medeniyet kurduran, bunca yıl onları tertip ve düzen ile yaşamalarını sağlayan kitap veya kitaplar üzülür herhalde bu özgürlükçü, nefsinin ve arzularından başka tanrı bilmeyen köle ruhlu tipleri görünce.

Bunlar nefsini ilah edinen, arzularına boyun kıran, hiçbir kaide ve ölçü ya da ahlak kuralı tanımayan çağdaş, modern zavallılardır. Belki isimlerine “deist” derler, “ateist” derler, belki başka şeyler de söylerler. Ama bir türlü akıllarını, mide ve uçkurlarından koparıp “fıtratına/ yaradılışına  ve vicdanına yönlendiremeyen sefil insanlardır bunlar.

Savaşın bile bir ahlakı vardır, anlayışıyla yaşandığı zamanlar da olmuş.  Böyle toplumların mazinin tozlu sayfalar arasında kalmış zannedilmesi hatalı bir düşüncedir. Her devirde her tür insandan az ya da çok bulunur sanırım. Geçmişi övgü dolu sözlerle yad etmek akıllı bir adamın işi olmasa gerek. Çünkü insanoğlunun zalimliğini her zaman ve dönemde görmüş oluyoruz bir takım değişikliklerle birlikte.

(Ey Peygamber) “Sana Allah’tan indirilene uy sakın onların heva ve heveslerine tabi olma!” diye gönderilmiş ayeti kerimede işte bu kitapsızlardan bahsetmektedir.

Lakin idrakimizi yükselttiğimiz ve gözlemlerimizi yaygınlaştırdığımızda görülen manzara şöyledir

Kitaba uyanlardan, kitabına uyduranlardan ve kitabı uyduranlardan her biri, nefsi arzularına tabi olabilecek potansiyelleri söz konusudur.

Her şeyden daha önemli olan şudur belki de... Dünya ve ahiret faydamıza olabilecek, çağlara aşıp günümüze ışık tutacak, geleceğimizi parlatacak  Kur’an-ı Kerim’i hakkıyla anlamak.


KİTAP BİZİM NEYİMİZ OLUR?

Kitap üzerine söylenmiş bu sözler insana bir takım düşünceler üflüyor. Kitap; kanun, yönetmelik, kural, töre, gelenek vb. diyebileceğiniz şeylerdir, diye bir tanım cümlesi kurabiliriz.

17.01.2023 11:23:00