-Hocam amcalarımı hiç sevmiyorum? Bayramlarda bir araya geldiğimizde bile zorla Bayramlaşıyoruz babaannemin evinde?
- Neden amcanları hiç sevmiyorsun?
- Miras yüzünden hocam. Babam amcamlara kızdı mirastan vazgeçti. Fakat annem çocukların da hakkı var, diyerek itiraz etti.

Sınıfı arka tarafındaki saçları dağınık liseli gençle  böyle bir muhabbet geçtikten sonra sınıfta herkese sordum. 
-Bu şekilde miras yüzünden akrabaları ile problemler yaşayan var mı, diye.

Maalesef birkaç örnek daha gözlemleme imkanım oldu.

Tabii sonuçta bizim de başımıza benzer bir şey geldiğinden meseleyi anlamak oldukça kolay oldu benim için. Empati yani… 
Kur'an-ı Kerim'de “lehü’l-mülk/mülk O’nundur (Allah'ındır) ifadesini okuyan ve bunu içine sindirmeye çalışan müslümanlar olarak bu girdaptan çok çabuk bir şekilde çıkıp kardeşliğe dostluğa kıymet vermeliyiz. 

Lakin görünen köy kılavuz istemez.  Müslümanlar olarak dünyevileşmeye ve birbirimizin kalbini kırmaya en yakınlarımızdan başladığımızın ilanıdır bu tür şeyler. Ölümlü dünyada paylaşamadığımız nedir, diye sormayacağım. Zaten herkes meseleye çok ciddi bir şekilde biliyor ve hissediyor. 

“Mal sahibi, mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi 
Mal da yalan, mülk de yalan
Var gel, biraz da sen oyalan” demiş Yunus Emre…
 
Bu gelimli gidimli dünyada bir ağacın gölgesinde oturabilecek kadar ömür süren bizler, ebedi kalacakmışçasına yatırımlar yapıyoruz.  Gelecek nesillerimize bıraktığımız malın/mülkün onların arasında pimi çekilmiş bir el bombası olduğunu ne zaman anlayacağız?

Amcamları hiç sevmiyorum diyen delikanlıya sormak lazım: 
-Kardeşlerin var mı? Onları seviyor musun?  
-Tabii seviyorum, demekten başka çaresi mi var? 
-Babanı seviyor musun? 
-Tabii, bizim için her şeyi yapan biridir o. 
-Akıllıysan geçmişinden ibret alıp geleceğini ona göre inşa edersin. Babanın sana bıraktığı mal, kardeşinle seni düşman yapacak, bunun farkında mısın?  Dedenin yaptığından hiç ibret almadın mı?  Yaşadıklarından tecrübe etmedin mi hiç?

“Koynumda yılan beslemişim!” sözü acaba boşuna mı söylemiştir?  Fakat bilmemiz lazım gelen şu: Çevremizde o kadar çok şey değişiyor zamanla.  Dün dost olduklarımızla bugün bir sebepten dolayı düşman olabiliyoruz… Düşman olduklarımızla bir sebepten dolayı dostluk serüvenine başlıyoruz. 

Bu sadece basit bir aile faciası değil. Aynı şekilde siyaset de böyle gidiyor. Bir dönemler birbirine dost olan siyasiler bir dönem sonra kutsal kavram “millete hizmet etmek” kavramı etrafında dönüp duruyor. Millete hizmet etmek için yola çıkanlar milletin bir kısmını ötekileştirebiliyor. Neden bir dönem kardeş bildiklerini, bir dönem sonra düşman olarak algılayabiliyor? Dolayısıyla uzatmayalım ahirete yönelik ebedi bir hayatı mutlu biçimde yaşamayı istiyorsak dünya ve dünyalıklara ciddi bir tutum geliştirmek ve ona hak ettiği kadar değer vermek gerek. Bir varsın bir yoksun… Sonunun ne olacağını ve sonsuzluğu ne olacağını biliyorsan, malı gözünden uzaklaştır. Kardeşliği ve dostluğu, iyilik ve cömertliği gönlünde yeşert… Benim elde ettiğim ufak tecrübe budur….