AHMET TAŞTAN

Babamdan bilirim, torun sevgisini. Torunuyla oynarken nasıl mutluluk hissettiğini yıllarca gözlerimle izledim. Hasta olduğu zamanlarda bile onu merak eder, onun şakalarına, eziyetlerine sabreder, onunla mutlu olurdu.

Ben de hayatımın ahirinde yaşamak istediğim bu tatlı lezzet için Rabbime duacıyım. İnsanın ömrü sıkıntılarla geçtiği gibi güzelliklerle de süslenir. Allah, bu dünyanın içindekileri hem cehenneme hem de  cennete misal kılmıştır.

Niçin bunlardan bahsediyorum? Gazze’de torununu okşayıp koklayan uzun sakallı ve sarıklı o dedeyi düşündüm.

Küçük kız çocuğunun yüzünü gözünü temizledi. Göz kapaklarını açarak gözlerinden öptü, sonra da Rabbine ısmarladı. "Ölümden korkuyoruz ama ölüm Gazze’de çocuk işi" sözünden de çok etkilenmiştim. Masum yavrularım zayıf bedenleri, bombalanan evlerin ağırlığına dayanamıyordu.

Nasıl da içimizi parçalıyor da akciğerimizde hissediyoruz onların acılarını. Gazze’de çocuk olmak bambaşka bir anlam ifade ediyor. Bir taraftan Rabbine kavuşan çocuklar, bir taraftan cesaretin ne olduğunu dünyaya haykıran çocuklar, bir tarafta...

Gazze insanlığın mihenk taşına dönüştü. Zalimlerin ve mazlumların apaçık saf tutacağı bir arena... Her şey gözler önünde, ayan beyan ve apaçık gerçekleşiyor. Lakin vicdanları kör, zihinleri bulanmış, güç karşısında silmiş devlet yetkilileri çıkartamıyorlar seslerini.

"İsrail’in kendini savunmaya hakkı var" gibi bir yalanı nasıl da kabullenebiliyorlar bunca masum kadın ve çocuk ölürken. İnsanın fıtratı, vicdanla donatılmış. O vicdan, hiçbir zorlama olmadan iyinin, güzelin ve mazlumun yanında yer alır. Hangi manipületif ve aldatıcı cümleler ya da görseller insanı kendi özünden.

Saçları topuz yapılmış, solgun teni de dedesinin kucağındayken, düşüp de kırılayacak bir vazoyu tutan eller gibi hassasiyetle öptü, kokladı torunu. Onu kefenin içine usulca yatıran dedenin o çektiği acının verdiği büyük ızdıraba rağmen Allah’a emanet etme tebessümü, tüm ailesinin siyonist olduğunu söyleyen Hristiyan genç kadının yüzünden okunuyordu.

Ekranın sol tarafına dede ile torunun videosunu; sağ tarafında vicdanının nasıl büyük bir acı çektiğini anlatan kendi videosu. "İnsan, böyle bir acıyı yaşadığını bütün millete göstermek için neden video çeker ki bunlar birer kurgu olabilir" düşüncesine hiç saplanmadan olay karşısında acısını yaşayan bir insanın duygularına eşlik ediyor yüreğimiz. Bizim de vicdanımız sızlıyor, tekrar tekrar o masum tatlı kızı izliyoruz. Çünkü zulüm, en gerçekçi ve büyük boyutlarıyla masum çocukların üzerinden izlenebiliyor.

İsrail yaptığı bu zulümle yeryüzü insanlığının vicdanını kanatmıştır. "Bundan sonra hiçbir siyonist Yahudi yeryüzünde rahat nefes alamayacaktır" ifadesinin hakikate dönüşmesini bekliyor olacağım. Zulüm asla payidar olmaz.  

Şehit olanlar için üzülmek yerine onlara yâr olmaya dost olmaya çalışmak gerekir. Gönül dünyamızda besleyeceğimiz bu arzu tohumu bir gün fidana dönüşeceği muhakkaktır.

Hristiyan kız büyük bir acı içinde videoyu izlerken o dedenin metanetini, dik duruşunu torunun cennete gideceğini bilmesine bağlıyor. Bu bilinçle yetişen intifada nesli, Siyonist İsrail’e haddini bildirirken bizlere de korkulacak bir şeyin olmadığını, İsrail gibi bir çıban başına söküp atmak için sadece sıkmanın doğru bir yol olduğunu gösterdiler.

Hele hele Hamas’ın esir takasındaki o muazzam görüntüleri bizi derinden etkiledi. İnsanlık adına ne kadar güzel bir davranış sergilediler. Demek ki İslam ahlakı ve iyilik herkes tarafından görülebiliyormuş. İslam inancıyla yorulmuş, yiğit neferlerine hayran olmamak elde değil. İyilik her zaman üstün, Allah her daim galip gelecektir.


MASUM YAVRULARIN VERDİĞİ DERS

Nasıl da içimizi parçalıyor da akciğerimizde hissediyoruz onların acılarını. Gazze’de çocuk olmak bambaşka bir anlam ifade ediyor. Bir taraftan Rabbine kavuşan çocuklar, bir taraftan cesaretin ne olduğunu dünyaya haykıran çocuklar, bir tarafta...

30.11.2023 11:52:00