Mustafa Özdal

Son yıllarda, Nilüfer’de inşa edilen konutlara, ev demeye bin şahit ister.

Eğer çatısı olan, dört duvarla çevrili ve sadece barınma ihtiyacınızı gideren bir yapıya ev diyorsanız, başka.

Ancak her katta 8 dairenin bulunduğu, komşularınızla duvarlarınızın bitişik, balkonlarınızın yan yana olduğu, öksürseniz yan dairedeki hane halkının duyacağı, mahremiyetin kalmadığı, iç içe geçmiş, sıkış, tepiş yapılar ev değil otel odasını andırıyor bana. 

 

***

Her biri hormonlu projelerle yükselmiş, 100 daire yapılması gereken arsaya fazladan 150, 200 dairenin inşa edildiği bu estetik yoksunu ve çirkinlik abidesi binalardan müteahhit, toprak sahibi ve rüşvet alanlar kazançlı çıktı.

Ancak halk ve kent kaybetti.

Bir de işini layıkıyla yapan ve bir santim bile emsal artışına tenezzül etmeyen az sayıdaki dürüst müteahhit…

 

***

 

İşte o müteahhitlerden biriyle bir toplantıda karşılaştım.

İşler nasıl diye sordum.

İlginç bir yanıt verdi:

Ben Nilüfer’de diğer müteahhitler gibi fazla emsal almadan inşaat yaptım. İstesem onlarca fazla konut inşa edebilirdim. Ancak hormonlu imardan faydalanan arkadaşların konutları satılmıyor, bizimkilere talep var” dedi.

Bu şu anlama geliyor:

Otel odalarını andıran konutlara artık ilgi yok.

***

Ancak bu durum, milletin barınma ihtiyacını gidermiyor.

Aksine çok ciddi bir barınma sorunundan söz etti konuştuğum müteahhit.

Yeni konut projesi yok denecek kadar azmış.

Diğer yandan artan nüfusa bağlı olarak konut ihtiyacı da her geçen gün artıyor.

Yani talep, arzın üzerinde.

Belki bugün yüksek faizden dolayı konuta talep çok fazla yok ancak faizler düştüğü zaman konut açığı, sorun olarak karşımıza çıkacak.

 

***

Peki çözüm?

Çözüm, üst satırlarda bahsettiğim gibi hormonlu yapılara artık geçit verilmemesi ve tarım toprakları dışında yeni konut alanlarının açılması.

Hormonlu yapılara izin verilmemesi ve yeni konut alanlarının açılması, hem arsa fiyatlarını düşürecek, hem sosyal donatısı, otoparkı, yeşil alanı planlanmış ve şehircilik ilkelerine uygun yerleşim birimlerinin önünü açacak, hem de kent estetiğiyle örtüşen yapıların yükselmesine yol açacak.

Örnek mi?

Yerel yönetimlerinin imar planlarına harfiyen uyduğu, modern bir şehirleşme modeliyle binaları cetvelle çizilmiş gibi nizamı olan ve 90 metre genişliğinde bulvarlara sahip Diyarbakır.

 

***

Yazımı bir kulis bilgisiyle noktalayayım.

Nilüfer’de geçen dönemlerde hormonlu inşaatların sahipleriyle, belediye yönetimi arasındaki görüşmelerde mesafe alınmış.

Belediye, mevcut imar hakkının üstüne çıkılmış her fazla dairenin parasını, bağış olarak belediye hesabına yatırılmasını talep ediyordu. 

Ancak müteahhitler hem geçen dönem bu parayı ödediklerini hem de kamuya aktarılacak bağış tutarının yüksek olduğunu söylüyordu.

Belediye yönetimi, müteahhitlerden fazla daire başına hesapladığı metrekare fiyatında indirime gitmiş. 

Yani bir orta yol bulunuyor.

 


Nilüfer’de otel tipi evlerin sonu geliyor

...

26.02.2025 12:36:00