Toz, toprak içinde gerçekleştirilen temel atma töreninin yerini, 8 katlı modern, sosyal yaşam alanlı, açık otoparklı ve dış cephesinden gördüğümüz kadarıyla son derece şık binalar almıştı.
***
13 dönüm üzerine kurulu 262 konutluk blokları görünce, değerli meslektaşım Selahattin ağabeye (Adıgüzeller) şunu söyledim:
“Bu alan Nilüfer’de olsaydı, 8 değil 18 katlık, 262 değil 1262 dairelik kuleler dikip, betona boğarlardı bölgeyi.”
***
Yıldırım Belediyesi, 20 dönümlük alanı TOKi’den devralıyor.
13 dönümüne konut yapıyor, 4 dönüm yeşil alan olarak kazandırılıyor, 3 dönümlük alan da teknopark için ayrılıyor.
Emsal artışı, rant, rüşvet, kat yüksekliği, hormonlu imar olmayınca da bakmaya kıyamadığınız, modern şehircilik ilkelerine göre inşa edilmiş ve en önemlisi betona boğulmamış gerçek bir dönüşüm ortaya çıkıyor.
Üstelik dönüşüm, özel sektör eliyle yapılmış.
Yani hem belediyeye yük olmayan, hem vatandaşın bütçesini sarsmayan, hem kamuyu zarara uğratmayan, hem de özel sektöre kazandıran bir modelle yükselmiş yeni ve depreme dayanıklı binalar.
***
25 yıldır yönettikleri Nilüfer’i beton kente döndürenlerin Çınarönü’ndeki dönüşüm konutlarını incelemelerini öneririm.
Belki biraz hicap duyarlar.
***
Törende Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz da bir konuşma yaptı.
Önce 10 binlerce Yıldırımlının mülkiyet sorununu çözüp, tapularına kavuşturduklarını anlattı.
Ardından kentsel dönüşüme başladıklarını belirtti.
Ve kentsel dönüşümü, sadece binaların dönüşümünden ibaret görmediklerini; yeşil alanları, sosyal yaşam alanları, bulvarları, ticari alanlarıyla birlikte yaşamı dönüştürdüklerini kaydetti.
Deprem riskinden söz etti, Yıldırım’ın çarpık yapılaşmasını hatırlattı ve 5 yıl içinde 30 bin konut hedefini yineledi Yılmaz.
Başkan Yılmaz’ın şu tespitinin altını çizelim:
Deprem sadece devletin ve yerel yönetimlerin sorumluluğunda değil, milletin de sorunu olması gerekir.
***
Çınarönü’nde depreme dayanıklı, modern binaların yükselmesi kuşkusuz sevindirici bir gelişme.
Ancak ilçede dönüştürülmesi gereken binlerce konut olduğunu da hatırlayalım.
Kentsel dönüşümün bir domino etkisiyle tüm ilçeye yayılıp, Bursa’nın en riskli ilçesinin depreme hazırlıklı olması için de belediye, merkezi hükümet ve milletin işbirliği ile kararlı tutumu şart.
Enseyi karatmayalım ancak daha kat edilecek upuzun bir yol olduğunu da unutmayalım.