AHMET TAŞTAN

“SOLA VUR”

Dil, insanların kültürlerini taşıyan en önemli unsurlardan biridir. Duygularımızı, düşüncelerimizi seçtiğimiz kelimelerle anlatabildiğimiz gibi “tavırlarımızı” da bu kelimeler üzerinden hiç zahmete girmeden vurgulayabiliriz. 

Bunlardan bir tanesi de başlıktaki ifade. İmam Hatip'ten emekli öğretmenlerinden Salim Hocamız ile  bir yolculuk sırasında İnegöl’ün meşhur hocalarından Altınbaş’ın böyle ince düşünceleri olduğunu söylemiş ve arkasından da şu cümleyi eklemişti; 

“Rahmetli Altınbaş Hoca, arabada ilerlerken “sağa dön” diye tarif ederken “sola dön” demez “sola vur” diye ifade ederdi.” 

Tabii bu kavram, diğer kavramlar gibi yerinde, zamanında çok anlamlı bir hale geliyor ve bir tutumu, bir tavrı ortaya koyuyor. 

Şimdiki gençler pek bilmezler belki “sağcılar/solcular” diye  gençliğimizi ikiye böldükleri dönemlerde “dindar /muhafazakar” kesim sağcılar;  Batı hayranı, çağdaş, modern, din düşmanı veya din tanımaz olan kesim de solcu olarak algılandığı yıllardı. 

Keskin zekasıyla tanınan Altınbaş Hoca yol tarifinde sola dön yerine “sola vur” kelimesini kullanıyormuş. Buna benzer bir tutumu da eski kaymakamlarımızdan birinin sağ taraf, sol taraf diye tarif ederken “sol yok, sağın karşısı var” diyerek o tutumu bir kez daha sergilemiş. 

Dil böyle bir şeydir kullanmasını bilene. Kelimeleri yerlerinde kullanmak yeterli değil, belki de o dönem için  gündemde olan konuları ya da çağın algısını ortaya koyabilecek bir bağlamda söylemek gerekir ki söylenmiştir. 

Anlam bağlamda gizlidir, diyenler bu hakikati en veciz şekilde açıklamışlardır. Konuşma esnasında “taşı gediğine koymak”tır.  Dediğiniz şey bir aklın çapını gösteren tutumdur.  Konuşmayı ve muhabbeti çok lezzetli kılar. 

Düşünsenize bir kelimeyi: temel anlam, yan anlam, mecaz anlam, kinayeli anlam bir de zıt anlamda kullanabiliyorsanız dilin zenginliği ya da dildeki vurgunun önemi ne kadar değerli oluyor. 

Bir gün okulda resim öğretmenine kollarımı açıp şu şekilde seslendim:  “Bir de benim resmimi yap. Hep aynı kişinin resmini yapıyorsun!” deyince aklına yeni bir fikir gelmiş oldu. Bundan ötürü tüm  öğretmenlerin resimlerini çizdirmeye başlamıştı öğrencilerine. Böylece öğretmenler de memnun oldu öğrenciler de. 

Keskin zekalı insanlar kelimelerle adeta dans ederler. Bir kelimeyi cümle içinde kullanış biçimine göre anlam kazandığını bilmek o kadar önemli değil, önemli olan neyi, niçin söylediğini fark etmiş olmaktır. Böyle bir durumda anlam, niyetle beraber karşı tarafın gönlüne aktarılır ve o kişi ağzından çıkan kelimeyi telaffuz ediş tarzına bile bakmadan kalbindeki niyetini okurcasına tavır koyabilir. 

Bir başka örnekle de anlatabiliriz bunu. Kelimelerini seçerken iç duygusuna ne kadar ayna olabildiğini. Mesela ölmüş birisi için kullanabileceğimiz kelimeler oldukça fazladır: Vefat etti, hakka yürüdü, şehit oldu, rahmetli oldu gibi ifadeler sevdiğimiz, değer verdiğimiz ve dine bağlılığı olanlar için kullanılırken;  geberdi, eşekler cennetini boyladı, nalları dikti gibi ibarelerde nefretimizin boyutlarını göstermektedir. 

Eskiler, terbiyeli insanlar için oturmasını kalkmasını bilir, kiminle nasıl konuşacağını bilir diye anlatılır. Demek ki sözcükler önemli, ağzımızdan çıkanı kulağımız duysun vesselam.


“SOLA VUR”

Dil, insanların kültürlerini taşıyan en önemli unsurlardan biridir.

24.08.2022 14:46:00