Bugün 30 Ağustos Zafer günü... Tarihinde nice parlak zaferlere imza atmış bu milletin evlatları olarak bu duyguyu çok zamandır hissedemediğimizi fark ediyordum. Düşman, başka bayraklar altında toplanıp karşımıza dikildiğinde nasıl cengaverleştiğimiz tüm dünya milletleri tarafından bilinir. Lakin düşman dediğimiz unsur; düşünce, fikir, ideoloji ya da kavram olup millet fertlerini parça parça ettiğinde zaferin gölgesi düşmez üzerimize bütün heybetiyle.
Zafer kazanmak psikolojisini yaşamak için, büyük bir zorluğu veya tehlikeyi üstün bir gayretle aşmak gerekir. Herhangi bir zafer kazanmak için gerekenleri düşündüğümüzde, aklımızın orta yerine düşenler şunlar olmalı belki de.
Millet, millî ve manevî davalarda birlik olmalı, dinine, namusuna, vatanına, bayrağına hep beraber sahip çıkmalıdır.
Millet olmanın ulvi zevkini yaşayan toplumlar, kendilerini sahip oldukları hazinelerden mahrum etmek isteyenleri düşman olarak niteler ve tedbirini ona göre alırlar.
Milletin fertleri, milleti oluşturan temel ve milli kavramlarda birlik kuramazlarsa o zaman zafer kazanmak, aynı dili konuşan herkesi sevindirmez.
Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini "yegane hazinesi" bilen ve korumayı da birinci vazife sayan mecip Türk milletinin mümtaz evlatları, ona kastedecek her tutum ve davranışı "hayasızca akın" bilir ve şartlar ne olursa olsun durdurmaya çalışır. İşte tam bu noktada zafer kazanma mücerret bir ruh halini alır.
Türk İstiklalini ve Cumhuriyetini ve dahi milletimizi millet yapan tarihi, dili, dini, namusu bayrağı, kutsal bilen ve bunlara saldıranları düşman unsurlar olarak tespit ettikten sonra damarlarımızdaki asil kan harekete geçirecektir.
O zorlukları açmış, kendi öz benliğini, milli tarihinden aldığı değerlerle beslemiş milletler, düşman olarak bildiklerinden farklı hissederler kendilerini. Aliya İzzetbegoviç'in der ya "Savaş, ölünce değil; düşmana benzeyince kaybedilir." Düşmana benzedikten sonra kazanılan zaferin bir anlamı olmaz.
Türk milletinin kahramanları çok olduğu gibi, hainleri de çoktur diye yazar kitaplar. Her milletin ekserisi/çoğunluğu millet olma bilincini taşır. Ancak içlerinden az bir kısmı gaflet, dalalet, hatta hıyanet içinde bulunup çeşitli çıkar ve menfaat odakları ile bağlantı kurup pis ilişkiler geliştirebilir.
İşte bu hain zihniyet sahiplerine karşı milletin hukukunu korumak adına yapılan tüm mücadele ve başarı da zafer psikolojisi tattırır.
Zafer psikolojisinin arkasında çok ciddi bir komuta merkezi vardır. Lidere bağlılık çerçevesinde gelişen tertip ve düzen; inanmışlık, mücadele azmini artırır. Candan, maldan fedakarlık yapılır ve milletin Hakkı korunur. Mücadele fikri sahada olduğu gibi meydan muharebesi olarak da görünse sonuç değişmez. Kazandıktan sonra zafer psikolojisi herkesi sevindirir.
Zafer psikolojisinin besleyen kavramlar; birlik beraberlik, aynı geleceğe inanmış olmak, mücadelede fedakarlık, kazandıktan sonra ise derin bir zafer sevinci ve zaferi gelecek kuşaklara aktarma bilinci. Bu bilinci doyasıya yaşayan ve kıymetini bilenler mücadeleyi sımsıcak olarak yaşamış olanlardır. Nesiller geçer, millet fertleri tarihini unutur. Hatta başkalarına benzemeye çalışırsa o zaman zafer bayramları kuru nuttukların ve söylemlerin ortalıkta dolaştığı zamanlar olur.
Orhan Veli ne diyor "Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.
Şairin o mizahi şiir anlayışının dışına çıkarak yorumlarsak kimseyi küçümsemeden ya da yüceltmeden olması gerekeni söylemiş deriz. Birileri savaşacak, şehadete koşacak; birileri de onların destanını yazacak, nutuklar da seslendirecek. Vatan için yapılan her şey zaferin kutlu inşasına konmuş bir tuğladır. Öyleyse bir zafer kazandıktan sonra değer kaybına uğratmadan nesiller boyu hatırlamak gençlerin işidir.
Zafer, komutansız olmaz. Zafer, askersiz olmaz. Zafer, tedariksiz gelmez. Zafer, maneviyatsız olmaz. Zafer, bayraksız olmaz. Zafer, bir ve beraber olmadan olmaz. Zafer, mücadelesiz ve fedakarlıksız olmaz.
Maharetli komutanların ardında, kahraman askerlerin yanıbaşında millî ve manevî değerlerin öncülüğünde yürüdükçe tarih sahnesinde nice güzel ve parlak zaferler bizi kucak açarak bekleyecektir.