Diyarbakır’ı, Şanlıurfa’yı, Van’ı, Bitlis’i, hatta Mazıdağ’ı (Mardin’in ilçesi) gören bendeniz, çok şey kaçırdığının farkında olmasına rağmen Mardin merkeze hiç gitmedi.
Kendime ilk fırsatta, medeniyetler beşiği bu kadim kente gideceğime söz verip, asıl konuya geçeyim.
***
Bursalı sanayici, yanındakilerle birlikte dönemin Mardin valisiyle de görüşür.
Mardin valisi, Bursalı heyete şu tavsiyede bulunur:
Mardin’de mutlaka depo satın alın veya kiralayın.
Sanayiciler, depoya ne koyacaklarını sorarlar.
“Kumaş, gıda, mobilya, beyaz eşya, ne bulursanız” yanıtını alınca, şaşırırlar haliyle.
***
Ancak aslında şaşıracak bir şey yoktur ve vali bey de önerisinde haklıdır.
Öyle ki bundan 12 yıl önce Mardin Nusaybin’den Arap coğrafyasına açılan kapıdan 280 milyar Dolar ihracat yapılmaktadır ve o yıllarda başta Ülker olmak üzere Türk menşei ürünler Irak, İran, Suriye gibi Ortadoğu ülkelerindeki pazarın hakimidir.
Bugün ise bu coğrafyadaki ihracatın 500 milyar Dolarları aştığını öngörebiliriz.
***
Peki bugün o bölgeye hakim miyiz?