Tarih: 29.06.2024 10:40

Hafta sonu çeşnisi

Facebook Twitter Linked-in

Malum vergi reformu gündemde.

Maddeleri henüz netleşmese de, sızan taslak paketin, çok gürültü koparacağı anlaşılıyor.

Çünkü ülkemizde vergi adaletsizliği yaşandığı konusunda genel bir kanaat var.

Nedim Türkmen’in yazısından bir alıntıyla devam edeyim:

-Devlete ait kuruluşlar, yabancı ortaklı şirketler, halka açık şirketler ve kurumsal olup kayıt dışına çıkma imkanı olmayan kuruluşlar, bunların sayısı 6 bin civarındadır. Kurumlar vergisinin neredeyse tamamını ödemektedirler. 

-Büyük mükellefler vergi dairesine bağlı olan toplam 800 mükellef, kurumlar vergisinin toplam yüzde 30-35’ini ödemektedirler.

-İstanbul, Ankara, Kocaeli ve İzmir şehirlerinde bulunan kurumlar vergisi mükellefleri, Türkiye’de ödenen kurumlar vergisinin yüzde 82-84’ünü ödemektedirler. 

-Vergi ödeyen yukarıda saydığım kurumlar vergisi mükellefleri dışında kalan yaklaşık 800 bin mükellefin yüzde 60’ı zarar beyan etmekte, yüzde 40’lık bölümü ise yanlarında çalıştırdıkları asgari ücretlinin bir yılda ödediği verginin bile altında kalan vergi ödemelerini sağlayan matrahlar beyan etmektedirler.

 

***

Verilerden de anlaşılacağı üzere, Türkiye’de 2 kesim vergisini ödüyor.

Kayıt dışında çıkma imkanı olmayan kurumlar vergisi mükellefleri…

Devletin, vergisini şak diye kestiği ve vergi kaçırma imkanı olmayan ücretliler...

Kurumlar ve ücretliler dışında kalan mükelleflerin yüzde 60’ı ya bilançolarını  zararda  gösteriyor ya da sembolik vergiler ödüyor.

 

***

 

Bu durumda ne yapılması gerekir?

Vergi oranını arttırmak mı yoksa vergi oranını düşürüp kayıt dışılığı en aza indirmek mi?

Hadiseye düz mantıkla baktığımızda, mevcut durumda vergi oranları yüksek olduğu için mükellefler vergi kaçırma yoluna gidiyor.

O halde vergi oranlarını düşürüp, sıkı bir denetimle daha fazla vergi tahsil edilemez mi?

Yazının Devamını Oku

 

 

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —